Görünmez Kahraman: M. Tayfun Gülle

Görünmez Kahraman: M. Tayfun Gülle

[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL

Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi

Türk Kütüphaneciliği dergisinin son sayısını incelerken büyük bir hüzne kapıldım. Dergimize yıllardır gecesini gündüzüne katarak emek veren duayen meslektaşımız M. Tayfun Gülle nam-I diğer Tayfun Hoca, dergideki Yazı İşleri Müdürlüğü’nü bir başka meslektaşımıza devretti. Yeni meslektaşımızın adını dergide henüz göremedim; ama kendisine şimdiden başarılar diliyorum.

Tayfun Hoca’nın Yazı İşleri Müdürlüğü esnasında derginin bir dönem editörleri arasında bulundum. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle çok fazla devam edemesem de bu süre zarfında Tayfun Hoca’nın birikiminden oldukça faydalandım. Hem mesleki anlamda hem de kişisel anlamda uzun süreler boyunca telefon görüşmelerimiz oldu. Başlıktan da anlayacağınız üzere Tayfun Hoca benim için görünmez kahramandı; çünkü henüz yüz yüze karşılaşmadık. Hatta yüz yüze tanışmadık bile. Onca yılın dostluğunun üstüne belki de tanıştığımıza memnun olacak sözler edeceğiz birbirimize.

Sadece mesleki anlamdaki birikimi değil, hayatın içinden biriktirdiklerini de paylaşırdı Tayfun Hoca. Sanata ve kültüre düşkünlüğü onu en çok mutlu eden unsurlardandı. Ta İstanbul’dan heves ettiğim Ankara’nın o sanat ve kültür gecelerini anlatışı, tiyatrodan çıkıp yağmurda yürüyerek evine doğru yol alış serüvenlerinde, telefon eşliğinde, ben de kendisiyle birlikte Ankara’da ıslak toprak kokusunu içime çekerdim.

Yıllardır dostum Atakan’la da

Çok niyetlendik,

Bir hafta sonu

Atlayıp arabamıza

Gitmeye Ankara’ya

Şiir gibi gidip, Gölbaşı’nda bir restaurantta şiirler okuyarak, anılar paylaşarak güzel bir söyleşinin ana karakterleri olmayı çok arzuluyoruz. Fatih Canata da gelir belki bizimle. Belki de Ankara’daki editör kardeşlerimiz de katılır bize. Kim bilir! Ali Taş’a da haber uçururuz. Atlar gelir İzmir’den.

Ne yalan söyleyeyim, dergideki bu haberi duyunca, elim telefona varmadı. Arayıp hayırlı olsun diyemedim. Her şey için teşekkür edemedim. Onca yılın Yazı İşleri Müdürü’nün gözü önünde film kareleri gibi geçecekti belki de dergideki yılları. Kıyamadım Tayfun Hoca’ma. O yüzden bu yazıyı kaleme aldım. Teşekkürlerimi, şükranlarımı sunmak istiyorum buradan. Onu tanımama vesile olan Atakan Aydın’a da çok teşekkür ederim.

İlerleyen yıllarda insanın sıkı dostlar edinmesi daha da zorlaşır. Birbirimizi henüz göremesek de çok sıkı dostluk bağları kurduk. Kendisine danışacağımız çok şeyler olacak, dertlenip canını sıkacak nice günler olacak belki de. Bir baba şefkatiyle bizi dinleyeceğini bilmek insana huzur veriyor.

Belki anılarını yazacağı günler de gelecek. İşte o zaman imza kuyruğunda ben de olacağım, sıra ne kadar uzun olursa olsun önünde.

Helal edin diye bir emir kipi kullanmayacağım. Çok hakkınız geçti; ama helal ederseniz de kendimi çok huzurlu ve mutlu hissedeceğim.

Sevgiyle…

1 yorum