Edebiyat tadında bilimsel yazılar yazılabilir mi? | Cem ÖZEL
[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL
Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi
Bilimsel yazılar, yüzü soğuk, suratı asık metinlerdir. Duygulara yer yoktur. Kullanılan kalıplarda, “yaptım”, “ettim”, “gördüm” gibi aktif yapıdaki cümleleri pek barındırmaz. Şöyledir dili: “yapılmıştır”, “sonucuna ulaşılmıştır”, “incelenmiştir”, “gözlemlenmiştir”. Aktif yazarın, bilimsel metinlerde “pasif”ize edilmesi yadırgatıcıdır.
Bilimsel çalışmalar, güvenilirliğinden ve doğruluğundan şaşmadığı sürece dili daha yumuşak ve samimi olamaz mı?
Ciddiyetten ve asık surattan çok sıkılmış olacak ki, beyninin kapasitesini hepimizden daha çok kullanan Albert Einstein bile bilim dünyasına büyük bir ciddiyetle(!) “dil” çıkararak isyanını dile getirmiştir.
Bilimsel olma iddiası olmayıp da, çok şeyler öğrendiğim Sunay Akın’ın çocuksu kelimeleri ne çok bilgilendirici. Hem gönlümüze hem de beynimize dokunabilmesi bizler için büyük lütuf.
Zülfü Livaneli’nin Orta Zekalılar Cenneti adlı deneme kitabının “Yaşar Kemal Kartal Avlıyor” adlı yazısında Yaşar Kemal gibi büyük yazarların, çocuk ruhu ustalığına nasıl erdiğini anlatıyor. Yaşar Kemal’in, Türkçeyi böylesine kanatlı, uçucu, böyle berrak ve eşsiz kullanımına gıpta ediyor ve devam ediyor:
…Ustalık döneminin bütün sadeliği içinde, neredeyse Yunus Emre yalınlığına ulaşmış.
Deyim yerindeyse artık kelimesiz yazıyor.
Geçenlerde ekranımda bir makale açıktı. Bir kullanıcımız gelmişti. Ekrana bakıp, “Ooo! Matematik makalesi mi okuyorsunuz?” dedi. Ve ben de kendilerine, “Yoo! İndekslerle ilgili bir makale” olduğunu söyledim; ama ekrana başımı çevirip alıcı gözlerle tekrar baktığımda pek âlâ matematik konulu bir makaleye benziyordu. Hoş! Makalenin yazarı da fizikçiydi. Makalede geçen indeksin nasıl çalıştığını anlatmak için bazı söylemlerini formüllerle anlatmaya çalışmıştı, hepsi bu. Şimdi bazılarımız kızabilir “neden bu kadar formülize ediyorlar” diye. H Indeks’i sen bulmazsan, gider bir fizikçi bulur, o da kendi meşrebince anlatır. Üzerine de Hirsch diye imzasını atar. Bütün bilim dünyasında da adını duyurur. Almış olduğu 4350’den fazla atıf da cabası. Neyse konumuz özeleştiri değil! Eminim ki o yazıyı bir sosyal bilimci olarak biz yazsaydık o formülleri kullanmaya gerek duymayacaktık. Bir edebiyatçı tadıyla da yazsaydık belki de şiir tadında olacaktı.
Bence bilimsel çalışmaların, daha çok okunurluğunu sağlamak için metin dilini değiştirmekte fayda var. Çalıştığı alanda çok iyi olan bir bilim insanını tanımak için, onun, en zor şeyleri bile nasıl basite indirgeyip anlattığını görebiliyoruz. Basit olduğu kadar da edebi tatla sunulan her çalışmanın tadına doyum olmaz, diyerek bakalım bu tarz bir makaleyi kim yazacak diye merakla bekliyoruz.
1 yorum