Kitap ve Kütüphane Yakmak: Korku ve Nefretin Bitmeyen Özel Bir Türü
Bugün, değerli hocamız Prof.Dr. Bülent YILMAZ kişisel bloğunda “Kitap ve Kütüphane Yakmak” konusunu ele alan bir yazı yayınladı. Yazısında vurguladığı, “Kitaplar gerçeği söyler ve kütüphaneler yalanı ortaya çıkarır. Unutmamak gerek: Toplumsal bellek, yani kitaplar ve kütüphaneler, düşmanca bir gelecekte ayakta kalmanın biricik yoludur.” ifadesinden yola çıkarak yazının tamamını aşağıda paylaşmak isteriz.
Yıl 1258 Bağdat. Moğol işgali.
“Kütüphanedeki el yazmaları Dicle kıyılarına getirildi, kandan kıpkırmızı akan nehrin sularına mürekkep de karıştı. Bu, Bağdatlıların entelektüel saygınlığına karşı, önceden planlanarak yapılmış bir yok etme eylemiydi.”
Yıl 1530. Meksika. İspanyol işgali.
“Psikopos Zumarraga, yerlilerin tüm simgesel elyazmalarının büyülü işaretler, tılsımlar ve şeytana ait şeyler olduğuna hükmedip… Azteklere ait tüm idollerin ve kitapların yakıldığı büyük bir ateş yaktırdı. …Tüm tanıklar onun niyetinin geçmişi tamamen silmek ve yeni bir dönemin önünü açmak olduğunu anlamıştı.”
Yıl 1933. Hitler dönemi Almanya.
“10 Mayıs’ta Alman Öğrenciler Birliği tüm yasaklı kitapları topladı. ..kitaplar Openplatz’a getirildi. Toplamda 25 binden fazla kitap üst üste yığıldı… Ateş saatler boyu yandı. Goebbels halkı gösterişli bir Heil’la selamladıktan sonra ateşin nedenini açıkladı ve öğrencilere devam etmelerini söyledi… Aynı gün Almanya’nın tüm kentlerinde kitaplar yakılmıştı.” Sonra da insanlar.
Yıl 1992 Saraybosna. Yugoslavya İç Savaşı ve Sırp işgali.
“Burada hiçbir şey kalmadı,” diyordu Bosnalı kütüphaneci. “Bir duman sütunu gördüm, her yerde kâğıtlar uçuşuyordu. Ağlamak, bağırmak istedim, ama başım ellerimde, dizlerim üstünde kalakaldım. Yaşamımın geri kalanında Saraybosna Ulusal Kütüphanesi’ni nasıl yaktıklarını anımsamak gibi bir yük taşıyacağım.” Ulusal Kütüphane 3 gün boyunca yandığında kent siyah bir karla boğuldu. 1992’den savaşın sonuna kadar 188 kütüphane saldırıya uğradı, bunlardan 43’ü tamamen yok edildi.
Ve yıl 2003. Bağdat. ABD işgali.
“Dün kitapları yaktılar. Önce yağmacılar geldi, sonra da kundakçılar. … 10 Nisan’da bir kalabalık korumasız kalan kütüphanede toplandı. Önceleri çekingen ve telaşlıydılar, sonra işi utanmazlığa vardırdılar. Anarşi hâkim oldu. Kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar bulabildikleri ne varsa alıp kaçtılar. İlk yağmacılar en değerli elyazmalarının nerede olduğunu biliyordu; hepsini aldılar…. Yağma bir hafta sonra tekrarlandı… Bu feci yağma ve yangın sona erdiğinde artık yapılacak bir şey kalmamıştı.”
Bu yazıda yazılacakları tam olarak içselleştirebilmemiz için kitap ve kütüphanenin bir toplum için önemini ve anlamını bilmek gerekir.
Kitap ve kütüphane bir toplumun kimliği, gücü ve uygarlaşma araçlarıdır. Bir başka deyişle, kitap ve kütüphane gelişmedir, uygarlıktır, kültürdür ve güçtür. Bunların dışında kitap ve kütüphane elbette akıldır, ruhtur ve bellektir.
Kitap ve kütüphane tarihle yaşıt ise, onlar yaklaşık 5500 yıldır hayatımızda varsa oturup düşünmeliyiz. Ve tereddütsüz şunu söylemeliyiz: “Kitap ve kütüphane toplumsal gelişme ve uygarlık için gereklidir ve önemlidir. Onlar, bunun için 5500 yıldır var.”
Peki, kitaplar ve kütüphaneler bu denli önemliyse, yazılmaya ve kurulmaya başlandığı günden bu yana her yerde ve her zaman diliminde, herkes tarafından ne diye yakılıp, yıkılıyor, yok ediliyor ve kıyıma uğruyor?
Bu büyük ve yok olmayan korku, bu düşmanlık, bu nefret, bu cinayetler, bu kıyımlar niye?
İnsan kendi ürettiğini, gücünü, kimliğini, kültürünü, uygarlığını niye yakıp, yıkar; belleğini, geçmişini neden yok eder?
Tek nedenle açıklanamaz tabi; onlarca nedeni var.
Tarihteki kitap ve kütüphane kıyımlarının sonucunda insanlığın en değerli bilim, felsefe, edebiyat ve sanat yapıtları yok olmuş. Bu kadar çok kitap ve kütüphane yakılmasaydı insanlık bugün çok daha ileri bir noktada olacaktı; bu kesin. Çünkü kitaplar gerçeği söyler ve kütüphaneler yalanı ortaya çıkarır. Gerçeği ve yalanı bilmek çok önemlidir.
Bu yakma ve yıkımlar nedeniyle neler neler yitirmişiz.
Ve daha kötüsü, yakılan, yok edilen kitap ve kütüphaneler sonsuza kadar yok oluyor, geri gelmiyor.
Antik Yunan’da yazılan yaklaşık 2000 tiyatro eserinden bugüne sadece 46’sı kalmış. Baez’in hazırladığı “tarihte yakılan kitaplar listesi” 3 cilt ve 6000 sayfa tutuyor ve yazar bu listenin hâlâ “çok eksik” olduğunu düşünüyor. Amerika’nın keşfinde İspanyolların kitap, kütüphane, kültür kıyımı sonucu elimizde sadece 3 Maya el yazması kalmış. Hitler Almanya’sı ve Polonya’da yaklaşık 15 milyon kitap yakıldığı biliniyor. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları ile oralardaki tüm kütüphanelerin yok olduğu açık. Bosna’daki savaşta 1,5 milyon kitabın yakıldığı konuşuluyor. ABD işgali sırasında Irak Ulusal Kütüphanesi’nde 10 milyon kitap ve belge yanmış.
Asur, Sümer ve Mısır uygarlıkları ile İskenderiye Kütüphanesi’nden Moğol istilalarına, Hun’lara, Vikingler’e, Kuzey Amerika uygarlıklarından Çin’e, Engizisyona, Haçlı Seferlerine, Fransız İhtilâli’ne, Hitler Almanya’sı, Mussolini İtalya’sı ve Franco İspanya’sına, Stalin dönemi Sovyetler’i, Mao’nun Çin’i, McCarthy dönemi ABD’si, Şili, Arjantin, Yugoslavya’nın bölünme sürecine, Irak, Suriye ve Türkiye’ye, Çeçenistan, Kosova, 2000 Kolombiya İç Savaşı’na kadar kitaplar ve kütüphaneler 55 yüzyıldır her coğrafyada yakılıyor, yok ediliyor, kıyıma uğruyor. Sadece kitaplar, kütüphaneler değil onların yazarları ve okuyanları da yakılıyor.
Ve en kötüsü, Hitler Almanya’sındaki gibi, “kitaplar için yakılan ateşler insan yakan fırınlara esin kaynağı” oluyor.
Bir süre önce okuduğum kitaptan (Fernando Baez-Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi– Can Yay.) aldığım notlar bu konuda düşüncelerimizi geliştirecek epeyce ipucu veriyor.
Özetlemeye çalışalım.
Kitabı ve kütüphaneleri yakıp yok eden en önemli neden savaşlar. Gerek ülkeler arası gerekse iç savaşlarda çoğu zaman bilinçli ve planlı biçimde, bazen de genel olarak savaşın getirdiği istilalar, ayaklanmalar, yıkımlar ve yağmalarla yakılıp, yok oluyor kitaplar ve kütüphaneler. Savaşların en büyük zararlarından birisi kitap ve kütüphanelere oluyor. En önemli neden, bir kez daha belirtelim dış ve iç savaşlar.
Politika bir başka önemli neden kitapların ve kütüphanelerin yok edilmesinde. Daha doğrusu savaşlara da, istilalara da, yağmalara da politika, yani politikacılar karar veriyor. Ve kitaplar, kütüphaneler bu kararların sonucunda yakılıyor, yıkılıyor.
Peki, kitaplar ve kütüphaneler hangi politik nedenlerle yakılıyor ve yok ediliyor?
En başta kitaplar ve kütüphaneler bir toplumun kimliği sayıldığı için yakılıp, yıkılıyor. Bir ülke diğerini istila edip, egemenliği altına aldığında önce kültürel kimliğini yok etmeye çalışıyor. Kültürel kimliğin en önemli unsurları ise kitaplar ve kütüphaneler. Yani kitaplar ve kütüphaneler bir toplumun, ülkenin kimliğini, kimlik eksenini yok etmek için yakılıp, yok ediliyor. Diğer bir deyişle, “düşman kültürünü yok etmek”, “aykırı kültürün kökünü kazımak” için yakılıyor kitaplar, kütüphaneler.
Bir toplumun kültürel kimliği anlamına gelen kitaplar ve kütüphaneler, o toplumun tarihini ve geçmişini yok etmek için yakılıyor. Toplumların belleği olan kütüphaneler toplumları belleksiz ve kimliksiz bırakmak için planlı biçimde yok ediliyor. Bunun bir diğer adı, ele geçirilen ülkede, toplumda kültürel hegemonya (egemenlik) kurma isteği. Örneğin, stratejik bir kararla Bosna Milli Kütüphanesi’nin bombalanması ve yakılması tam da bu nedenledir. Ele geçirdikleri ülkeye ve topluma yeni bir kimlik kazandırmak, kendi belirledikleri kimliği benimsetmek için yakıyorlar kitapları ve kütüphaneleri. Bir toplumu denetim (kontrol) altında tutmanın biricik yolu onu “tarihsel bellek kaybına” uğratmaktır. Kitapları ve kütüphaneleri yakmak tam da bu işe yarar bunu isteyenler için. Mezopotamya’da kütüphanelere “bellek tanrısı” denirdi bu yüzden. Bu nedenle yakılır kitaplar ve kütüphaneler; bellek yok etmek için. Çünkü, Bradbury’nin de dediği gibi, “bellek, düşmanca bir gelecekte ayakta kalma yoludur.” İşte bunun için yakılır kitaplar ve kütüphaneler; toplumların gelecekte ayakta kalmaması için.
Etnik kökenleri farklı olduğu için kitapları ve kütüphaneleri yakılan ülkeler ve toplumlar da var.
Kitaplar ve kütüphaneler çoğu zaman bir toplumun simgeleri olduğu içinde de yakılır ve yok edilir. Simgeleri yok etmenin toplumsal psikolojik etkileri sanıldığının çok ötesinde, çökertici nitelikte olabilir. Kitapları ve kütüphaneleri yakılan toplum, bunu, çok önemli bir değeri yakılmış gibi algılayabilir.
Kitaplar ve kütüphaneler akıldır, düştür, duygudur. Bir toplumun aklını, duygularını ve düşlerini yok etmek için de yakılır kitaplar ve kütüphaneler. Aklı, duyguları (ruhu) ve düşleri yok edilen bir toplum zaten yok olmuş demektir.
Kitap ve kütüphanelerin yakılıp, yok edilmesinde belki de temel nedenlerden birisi korkudur. Kitaplar ve kütüphaneler bilgidir, bilinçtir ve bilgi güçtür. Bilginin gücünden korkanlar yakar en çok kitapları ve kütüphaneleri. Kitabın içeriğidir korkulan tabi. Onun için yakarlar.
Kitaplar ve kütüphaneler dogmatiklik, bağnazlık, tek görüşlülük, dar kafalılık nedeniyle yakılıyor bir de. Yöneticiler tek doğrunun kendilerinki olduğunu düşününce farklı tüm görüşleri yanlış bulurlar ve hatta o görüşleri başkaldırı olarak nitelerler. Farklı görüşleri içeren kitapları ve onların evi kütüphaneleri “başkaldırıyı bastırmak” için yakarlar, yıkarlar.
Doğal ve toplumsal afetler de kitap ve kütüphanelerin yok olmasında önemli bir neden. Seller, depremler, yangınlar yok ediyor kitapları ve kütüphaneleri.
İşte bir başka neden: Ülkelerin yöneticileri kızdıkları yazarların kitaplarını yaktırıyorlar.
Bir başka toplumu, topluluğu, grubu ya da kişiyi ötekileştirdiğimiz için de yakıyoruz onlara ait kitapları ve kütüphaneleri.
Daha çok bilim, felsefe, sanat ve din kitapları yakılıyor.
Kitaplar “sapık” ya da “sapkınlığa yöneltiyor”, açık-saçık, mizahi, ahlâksız, büyü kitabı, dine saygısızlık yapılıyor diye yakılmış çoğu zaman. En güncel örnek Harry Potter. 2001’de ABD’de bir kilise cemaati “gençlere büyü ve cadılığı araştırma esini verdiği” için yüzlerce Harry Potter kitabını yakmış.
Bazen bir ülke başka bir dile geçtiğinde eski dildeki kitaplar yakılıyor.
Yüksek eğitimliler de yakıyor kitapları ve kütüphaneleri. Bunu savunan filozoflar, bilgili insanlar, yazarlar var. Korku, çıkar, makam vb. olsa gerek onların da nedenleri. Ya da bir toplumu yok etmenin buradan geçtiğini daha iyi biliyorlar.
Kitaplar bazen yazarlarıyla birlikte yakılıyor. Bağnazlığın sınırı yok!
Kendi kitaplarının yakılmasını isteyen yazarlar da var.
Anabaptistler, kitapları, dünyayı cahillerin kurtaracağına inandıkları için yakmışlar.
Napolyon, cephane malzemesi olarak kullanmak için toplatmış kitapları.
İlginç bir neden daha: Caracalla, Aristo’nun İskender’i zehirlediğini düşünmüş ve onun tüm kitaplarını yaktırmış.
Daha ilginci: “Kitapları yemek, içindeki bilgilerin kişiye geçmesini garanti eder,” diye düşünüp kitapları yok edenler dahi var.
Çin’de bazı yöneticiler rakiplerinin eline geçmesini engellemek için de yaktırmıştır kitapları ve kütüphaneleri.
Avrupa’da İncil, günlük dilde yazıldı diye yakılmış.
Bir dönem Roma’da, yazarlar öldüklerinde kitapları ile birlikte gömülürmüş.
Bazı okullarda öğrenciler kitaplarını derslerin bitmesi ve mezun olmaları nedeniyle yakmışlar.
Asit, güve, kurtçuklar gibi doğal yok ediciler tarafından da yok edilebiliyor kitaplar.
Kütüphanelerden satmak için çalınan, yağma edilen kitaplar çok.
Ancak yakılan kütüphanelerindeki kitapları kurtarmaya çalışan, kurtaran birçok kahraman kütüphaneci de var.
Kitap ve kütüphane yakmak “bilgiye erişim hakkı” olarak adlandırılan insan hakkına engel olmaktır; bunu unutmamak gerek.
Tüm bunlar bir yana, Heinrich Heine 1821’de uyarmış: “Kitap yakılan bir yerde sonunda insanları yakarlar.”
Yakmışlar da, hatta hâlâ yakıyorlar!
Çünkü kitaplar ve kütüphaneler için yakılan ateşler insan yakmaya esin kaynağı oluyor.
Oysa, kitapların, kütüphanelerin ve insanların yakılmadığı bir dünyadır insanca olan.
Galiba kitap, kütüphane yakmak korku ve nefretin bitmeyen özel bir türü. Kişisel ve toplumsal korkular ve nefretler yok edilmeden kitap, kütüphane ve insan yakmalar da bitmeyecek bu nedenle.
Oysa unutmamak gerek: Toplumsal bellek, yani kitaplar ve kütüphaneler, düşmanca bir gelecekte ayakta kalmanın biricik yoludur.
Kaynakça
Baez, Fernando. (2018). Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi. Çev. Tolga Esmer. İstanbul: Can.
Yorum gönder