Boğaziçi’nin Gizli Hazinesi: Nadir Eserler Koleksiyonu

Boğaziçi’nin Gizli Hazinesi: Nadir Eserler Koleksiyonu

Boğaziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Kütüphanesi’nin gizli kalmış hazinelerinden biri olan Nadir Eserler Koleksiyonu, 28.783 eserle Robert Koleji’nin ilk yıllarından bugüne uzanan Boğaziçi tarihini ve İbrahim Müteferrika’dan Tevfik Fikret’e kültür dünyasının fark yaratan isimlerine ait koleksiyonları içerdiği kadar Türkiye’de nadir eserlerin kataloglanmasına dair bir ilki başardığı için de yeni bir bakışı hak ediyor. Genel koleksiyon kitaplarının kataloglanmasında Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi’nde 2013’ten beri uygulanmakta olan Kaynak Tanımlama ve Erişim (Research Description and Access/RDA) sistemi 2016 yılı itibariyle Nadir Eserler Koleksiyonu’nda da uygulanmaya başlandı. 2007’den beri Nadir Eserler Kütüphanecisi olarak görev yapan Sevgi Atila Cünüş’ten, içinde bulunduğumuz Kütüphaneler Haftası nedeniyle, koleksiyonun ender parçaları ve kütüphanede sunulan yeni kataloglama sisteminin araştırmacılara sağladığı kolaylıklar hakkında bilgi aldık.

Toplam 28.783 eser barındıran Nadir Eserler Koleksiyonu, 22.420 eserden oluşan Genel Koleksiyon, 860 eserden oluşan Folio Koleksiyonu, 33 eserden oluşan İbrahim Müteferrika Koleksiyonu, 181 bibliyografik kaydı bulunan Yazmalar Koleksiyonu, 138 eser içeren 1700 Yılı Öncesi Basılmış Eserler Koleksiyonu, 374 yıllıktan oluşan Yıllıklar Koleksiyonu, 46 eseri içeren Özel Boy Folio Koleksiyon ve 3128 eserden oluşan Amerikan Tarihi Dökümanları Koleksiyonu olmak üzere 9 alt kategoriye ayrılıyor. Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi Nadir Eserler Koleksiyonu uzmanı Sevgi Atila Cünüş koleksiyona ait eserlerin boyut ve içerik farklılıkları göz önünde bulundurularak kategorilere ayrıldığını ve yeni gelen bağışlarla birlikte eser sayısının artabileceğini belirtti.

Koleksiyonu oluşturan eserlerin nereden temin edildiğini sorduğumuz Cünüş, “Koleksiyonun önemli bir bölümü Robert Koleji’nden devralınan kitaplar. Aptullah Kuran anılarının bir bölümünde kolejin Nadir Eserler ve Yakın Doğu Koleksiyonu’nun kütüphanede kalması için verdiği mücadeleden bahseder. Buradan Robert Koleji’nde de bir nadir eserler bölümü olduğunu anlıyoruz, ancak bu dönemle ilgili kesin bir kayıt bulunmadığı için şu an nadir eserlerde bulunan eserlerin hangilerinin o dönemde de nadir eser koleksiyonunda tutulduğuna dair net bilgimiz yok.  Kolej koleksiyonunun o dönem kolej rektörlerinin, hocalarının, öğrencilerinin ve çeşitli kişi ve American Board, American Library Association (ALA), Carnegie Endowment  gibi kurumların bağışlarıyla zenginleşmiş olduğunu biliyoruz. Çünkü kimi kitapların üzerinde eski sahiplerine ait çok önemli imza, exlibris ve notlar bulunmakta. Bunların yanında Makbule Özbakan, M. Kemal Özergin, Şerif Mardin, Tarık Zafer Tunaya, Peride Celal, Rint Akyüz, Neşet Eren, Nadir Özbek, Rana Eldem, Selçuk Esenbel gibi isimlerden gelen eserler de günümüz nadir eserler koleksiyonunu zenginleştiren önemli bağışlardır.” ifadeleriyle nadir eser olarak tanımlanan eserlerin Boğaziçi’ne gelen yolculuğunu aktardı.

Robert Koleji’nden Bugüne “Nadir” Bir Boğaziçi Tarihi

Robert Koleji’nden devralınan kitaplar arasında kolejin kurucusu Cyrus Hamlin, kolejin kurulmasında mali destek veren Christopher R. Robert, kolej müdürlerinden George Washburn, Caleb Frank Gates, son başkan John Scott Everton ve ailesine ait exlibrisli eserler koleksiyonun önemli parçalarıdır. Koleksiyonda Cyrus Hamlin’in kızı Henriatte Hamlin’in imzasını taşıyan eser, C. Hamlin’in anılarında bahsettiği ilk Harward bağışı kitaplarından exlibris taşıyan eserler, Bebek Seminer Okulu kitaplarından olduğu tespit edilen eser, yine Hamlin’in anılarında çokça bahsettiği Ahmed Vefik Paşa’nın  hediyesi olduğuna dair üzerinde bir not bulunan eser, Hamlin’in İstanbul’a geldiğinde evinde misafir olduğundan bahsettiği W.G. Shauffler’ın imzasını taşıyan kitaplar, Millingen, Birge, Huntington, Hewitt vs. gibi hocaların imzalarını ya da bağış notlarını taşıyan kitaplar, ALA’nın  savaş dönemlerinde çeşitli bölgelerde Amerikan askerleri için kurdukları kütüphanelerde kullanılan ve sonrasında koleje bağışlanan exlibrisli kitaplar gibi nüshalar bulunduğunu belirten Cünüş, bu kitapların bir anlamda Robert Kolej tarihinin gizli şahitleri olduğunu ekliyor: “Bu kitapları Nadir Eserler kategorisi altında değerlendirmemizin sebebi sadece 1800’lü yıllardan kalmış olmaları değil, kolej tarihine dair ve kolej tarihinde öneme hâiz kişilere ait imza, not, exlibris gibi izler taşıyor olmaları da onları nadir eser kılan özelliklerdendir.” Bir eserin nadir eserler kategorisine alınıp alınmayacağını değerlendirirken bazı kriterler olduğunu ve bunları göz önünde bulundurmak gerektiğini vurgulayan Cünüş, “Örneğin şu anda koleksiyonda Sabiha Gökçen’in 1995’te imzalamış olduğu ve 1982 basımı bir kitap var, yine başka bir örnek 1946 basımı olup Asaf Halet Çelebi’nin Peride Celal’e imzalı hediyesi olan kitap gibi. Bunlar basım tarihi itibariyle yeni sayılsa da üzerinde önemli bir imza bulunduğu için nadir eser olarak değerlendirildi,” ifadelerini ekledi.

İbrahim Müteferrika Koleksiyonu da var, Tevfik Fikret de!

Nadir Eserler Koleksiyonunda yer alan dikkate değer koleksiyonlar arasında İbrahim Müteferrika baskısı eserler bulunuyor. Müteferrika Koleksiyonunda bazıları birden fazla kopya olmak üzere toplam 33 nüsha bulunuyor. Koleksiyon içeriğinde Müteferrika matbaasında bizzat İbrahim Müteferrika tarafından basılmış ilk 17 eserin dördü hariç ve İbrahim Müteferrika’nın ölümünden sonra yine onun matbaasında basılmış 7 eserden ikisi hariç diğer eserler bulunmaktadır. İlk basılan eser meşhur Lugat-ı Vankulu, Katip Çelebi’nin Tuhfetü’l-kibar fi esfari’l-bihar, Kitab-ı Cihannüma ve Takvimü’t Tevarihi koleksiyonda bulunan eserlerden bazıları.

Nadir Eserler Koleksiyonu’nun merak uyandıran koleksiyonlarından bir diğeri de Tevfik Fikret’in kütüphanesinden gelen kitaplar. Tevfik Fikret’in ölümünden sonra eşi Nazime Fikret’in Robert Koleji’ne bağışladığı bu kitaplar arasında şair Fikret’in Galatasaray Lisesi’nde öğrenci olduğu yıllardan kalan kitaplar dahi bulunuyor. Tevfik Fikret’in Robert Koleji tarihinde önemli bir isim olduğuna dikkat çeken Cünüş, kitapların bir bölümünün Tevfik Fikret’e Galatasaray Lisesi’ndeki başarılarından dolayı ödül olarak verildiğini ve bunun da kitapların özel ciltlenme biçimiyle ve bazı nüshalarda bulunan Mekteb-i Sultani’ye ait hediye etiketlerinden anlaşılabildiğini ifade etti.

Koleksiyonda yer alan ilginç parçalar arasında III. Selim döneminde saray mimarlığı görevinde bulunan Melling’in İstanbul ve etrafını gösteren 1819 baskısı eseri , Cedid atlas tercümesi, Taşbaskı Urduca bir Kur’an-ı Kerim tercümesi, Karamanlıca olarak bilinen Yunan harfleri ile basılmış Türkçe eserler ve dünyada sayılı nüshalarının olduğu bilinen Kitâbü’l-edvâr, Mir’ât-ı Kâinât gibi nadir yazma nüshalar bulunmaktadır.

Nadir Eserler’in Kataloglanmasında Bir İlk

Nadir Eserler Koleksiyonu yeni bağışlarla büyümeye devam ediyor, koleksiyona katılan en son eserlerin Barlas ailesinden geldiğini belirten Sevgi Atila Cünüş, Barlas bağışlarının dedeleri Izdırabzâde Abdullah Necib Efendi’ye ait yazma ve eski harfli basma nadir eserlerden meydana geldiğini ve bu eserlerin kataloglanma sürecinde de yeni bir kataloglama sisteminin ilk defa kullanıldığını vurguladı: “2013’ten beri genel koleksiyonda uygulamakta olduğumuz Kaynak Tanımlama ve Erişim (RDA/Research Description and Access) isimli kataloglama sistemini en son gelen Barlas koleksiyonuyla birlikte nadir eserlerin kataloglanmasında da uygulamaya başladık. Anglo Amerikan Kataloglama Kuralları 2’den türetilmiş olan bu sistem kütüphane kullanıcılarına dijital ortamda bilgiye ulaşırken büyük kolaylık sağlıyor. Bu kurallar dâhilinde kaydedilmiş bir eseri katalog sisteminde aradığınızda, o eserle bağlantılı ve o eser üzerine yapılmış diğer eserler de karşınıza çıkıyor. Örneğin bir yazma eseri aradığınızda mesela “İsâgûcî” isimli eseri aramış olalım, o eser üzerine yapılmış şerhler, haşiyeler ya da eserin kimin kitaplığından gelmiş olduğu gibi bağlantılı tüm bilgileri görebiliyorsunuz. Kısacası RDA sistemi araştırmacılar için rehber niteliğinde bir kataloglama sistemi.”

RDA sisteminin verimli olarak işleyebilmesi için eserlerin bağlantılarını çalıştırabilecek arka plandaki otomasyon sisteminin de önemli olduğunu ekleyen Cünüş, yazma ve nadir eserlerin RDA sistemine göre kataloglanmasına yönelik İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi’nde tamamladığı doktora tezinde de Barlas koleksiyonundaki eserlerle uygulamalı çalışma fırsatı bulduğunu dile getirdi: “Ben tezimde çoğunlukla Barlas koleksiyonundan gelen eserler üzerine çalıştım. Şu anda sadece Barlas koleksiyonuyla gelen eserler bu sisteme göre kaydedildi ama aslında bu eserleri kaydederken bağlantılı oldukları diğer eserleri de sisteme dâhil ettiğimiz için önceden kataloglanmış olan bazı eserlerin kayıtlarını da RDA’ya göre güncellemeye başlamış olduk. Geriye dönük de bir çalışma olacak ama şimdiden bir dönüşümün başladığını söyleyebilirim.”

Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi katalog tarama ekranında kişi adı Izdırabzâde Abdullah Necib Efendi olarak tarandığında koleksiyonda mevcut eserlerin kayıtları incelenebilmektedir.

Kaynak Tanımlama ve Erişim Sistemi bir eserin mühründen filigranına, eserin içinde bulunan notlardan eserle bir şekilde bağlantısı bulunan tüm kişilere kadar ayrıntılı bilginin tanımlanmasına imkân veriyor. Bu sayede araştırmacılar için büyük kolaylık yaratan sistem, nadir eserlerin kataloglanmasında Türkiye’de ilk defa Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi’nde uygulamaya koyuldu.

Nadir Eserler Koleksiyonundan öğretim üyeleri ve Boğaziçi Üniversitesi lisansüstü öğrencileri yararlanabiliyor. Lisans öğrencilerinin de bölümlerinden yazılı başvuru alarak koleksiyondan faydalanmaları mümkün. Kütüphane dışına ödünç verilemeyen ve fotokopi çekilemeyen eserler ancak Kataloglama Bölümü’ndeki “Nadir Eser Masası”nda incelenebilir ve kurallar dâhilinde uygun portatif cihaz ile tarama ya da flaşsız fotoğraf çekimi yapılabilir. Nadir Eserler Koleksiyonu’nun bulunduğu bölümde ısı ve nem takibi yapıldığını paylaşan Sevgi Atila Cünüş, koleksiyonunun dijitalleştirilmesine yönelik henüz bir çalışma bulunmadığını ancak ileride ayrılacak bir bütçeyle böyle bir projenin de uygulanabileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak