Kütüphanecilik değerli bir meslek mi? | Cem ÖZEL
[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL
Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi
Herkes yapmış olduğu işi, bu dünyada en önemli iş olarak görür.
Felsefeciler, kendilerini bilim olarak değil bilimlerin anası olarak görür.
Doktor, hastalarına yukarıdan bakar, en kıymetli işi o yapıyormuş gibi. Can kurtarıyor, boru mu?
Aldıkları, hiç hesapta yok!
Mühendisler desen, dünyayı onlar kurdu. Diğer işler, boş işler. Sanatçıların yaptığı iş, onlar için faso fiso. Atatürk’ün sanatçılar için söylediği söz aklıma geliyor da biraz yüreğim ferahlıyor.
Bir arkadaşım, ameliyathane malzemeleri satan bir firmada çalışıyordu. Getir götür işlerine bakıyordu. Bir gün bana, “Ben olmasam, bu malzemeleri götürmesem ameliyatlar olmaz” demişti. Çaresizce, oturduğum yerde, sessizce güldüm.
Ünlü bir yazar. Okurları olmadan hiçbir anlamı olmayacağını bile bile onların ilgisinden rahatsız.
Doğu’da askerlik yapan bir subay, bırakın diğer mesleklerle kendini kıyaslamayı, Doğu ve Batı’da görev yapanlar olarak bir ayrıma gidiyor ve Batı’da askerlik yapmanın Doğu’ya göre çok yavan kaldığını söylüyor.
Bütün üniversite hocaları, en çok kendi branşlarının önemli olduklarını vurguluyorlar.
Bu önemi, vücudumuzun organlarına da uyguluyorlar. En önemli organ kalptir ya da beyindir falan. Niyemiş? Oturduğun yer daha mı az önemli? Onun işlevi yok mu? Onsuz rahata erebiliyor musun?
Bizim mesleğe de pek önem vermezler; ama hiç de öyle değildir. Yeri gelir hayat kurtarır, yeri gelir müthiş bir bilimsel çalışmanın ana karakterlerinden biri olur.
Bir dağda yolunuzu kaybetseniz doktorun mu yoksa o çevrede yaşayan bir köylünün mü, yanınızda olmasını isterdiniz?
Bence her iş, yerinde ağırdır!
Yorum gönder