Kütüphaneciler bir futbol takımı oluşturdu-Fahrenayt 451

Kütüphaneciler bir futbol takımı oluşturdu-Fahrenayt 451

Fahrenheit 451.  Baskıcı toplumların korkunç bir panoraması. Yanan kitaplar, yasaklanan fikirler ve dehşet. Yalnızca kişisel bir dehşet deneyimi olmanın çok ötesinde, toplumsal düzeyde yaşanan bir dehşet ve bunalım. Peki bir roman mı sadece, yani bir kurgu? Öyleyse romandaki baskıcı figürlerin, bugünkü figürlerle aynılık ya da benzerlik göstermesi garip değil mi? Yangın devam ediyor ve kitaplarla harlanıyor, hâlâ. Fahrenheit 451. Kâğıdın yanma derecesi ve kitapların da… Bir yandan da tüm bu dehşetin normal olmadığını, sansürün, insanın insana, insanın doğaya yabancılaşmasının makul olarak kabul edilemeyeceğine dair bir umut da var.

Ve şimdi bir futbol takımının adı: Fahrenayt 451..  Sadece kağıdın yanma derecesi değil, bir takım, bir takımdan da ötesi.. Dünyayı baskılarla dolu bir yer haline getirmeye çalışanlara karşı; umudun, dayanışmanın, birlikteliğin, itirazın adı aynı zamanda Fahrenayt 451. Varsın birileri kitapları yakmaya, düşüncelerimizi yasaklamaya çalışsın, bizler kütüphaneciyiz, kitap dostlarıyız. Yangında kurtarılacak başka hiç bir şeyi olmayanlarız.  Kütüphaneciler, ateşi çalıp insanlara geri veren Prometheus gibi değil midir biraz da? Yaşamın, dirimin ve dimağların aydınlığının taşıyıcısı değil midir? Kütüphaneciler biraz da “güzel”i isteyen değil midir?

Yerleşik toplumsal cinsiyetçi, adaletsiz tutumlara zıt bir şekilde, yeni bir oluşum olan Karşı Lig’te kadınlar ve erkekler birlikte top oynama iradelerini ortaya koyduklarında, biz de katılmak istedik; kütüphaneciler olarak bizler de, erkek ve kadın dostlarımızla birlikte bir takım oluşturmaya koyulduk. Ray Bradbury’nin romanından esinle, takımımızın adını Fahrenayt 451 koyduk; çünkü bizim için hâlâ güncel bir romandı. Takımımız, gerçi bir oyun olarak futbol sevgisi üzerine temellenmişti ve takımımızın armasının yer aldığı formalar, bir topun arkasından koşuyor ve paslaşıyordu; ama aslında futbolun ötesinde bir şeydi bu. Futbol bizi bir araya getirdi; ama ortaklıkları futbolla sınırlı olmayan, büyük idealleri mütevazı adımlarla gerçek kılmak isteyen bir takımız aynı zamanda. Her şeyden önce, oynarken üretmek amacımız. Her şeyden önce, yalnızca gidip haftada bir top oynamanın ötesinde; cinsiyetçilik, ırkçılık, tahammülsüzlük, şiddet ve küfür kültürüne karşı bir alternatif kültür yaratmak ve bunu yaşamımızın merkezi haline getirmek istiyoruz.  Birbirimizi kırmadan, üzmeden, can yakmadan top oynanabildiğini göstermek ve bir izdüşüm gibi, toplumsal hayatın her alanında da bunu yaygınlaştırmak, anlatmak istiyoruz.  Daha çocuk yaşta bizlere öğütlenen, “mutlaka kazanmalısın” düsturunun bizleri nasıl zehirlediğini, gol yediğimizde ya da maç sonunda skor olarak geride olduğumuzda veya ne kadar gol attığımızı değil de, nasıl kendi kalemize goller attığımızı anlatıp eğlendiğimizde çok daha iyi anlıyoruz.  “Erkek-kadın birlikte top mu oynar hiç!” deyip gülenlere inat, her maçımızda erkekler ve kadınlar olarak birlikte oynuyoruz.; çünkü bizim oyunumuz, o bildik vahşi futbol değil, başka bir şey, başka bir futbol oyunu. Belki de sevinci çoğullamaktı bu oyunun adı, güzel bir şeyi istemek ve gerçekleştirmek. İki yıl boyunca bunu yaptık; kütüphaneciler olarak başladık ama başka dostlarımız da oldu, büyüdük. “Kütüphaneciler kadınlı-erkekli top oynuyor” diyoruz. Böyle derken, kütüphaneci olduğumuzun altını da önemle çiziyoruz.  Öyle ya, kütüphaneciyiz ne de olsa. Mesleğimizin içinde bulunduğu sorunlara değinmeye, bir duyarlılık yaratmaya çalışıyoruz hep. Kütüphanecilerin kütüphaneler dışında da var olduğunu göstermenin yanı sıra, toplum gözünde kütüphane algısını değiştirmek için afişlerimizle çıkıyoruz sahalara, taleplerimizi dillendiriyoruz; sosyal medyadan duyuruyoruz. Adımlarımız mütevazı kuşkusuz; ama her şeyden önce birlikteliğin cisimleşmesi, bir irade bu aslında; mesleğimiz adına bir söz söylemek. Hayatı bir yandan oynayarak, bir yandan üreterek yaşamaktı ya da..

Bu yıl ki konseptimiz “Bir kütüphane yasamız bile yok, anlıyor musun?” bağlamında olacak. Daha nitelikli, yaygın bir kütüphane hizmeti için yasal mevzuatta yerimizin olması gerekmektedir. Böylece kütüphaneciler olarak herkese yardımcı olabileceğiz. Böylece Kütüphane herkes içindir diyebileceğiz.

İki yılı geride bıraktık; bu sezon yine yeşil sahalarda, daha da büyümüş olarak, bir yandan koşacağız, bir yandan düşüneceğiz. Kendimizce doğru bulduğumuz düşünceleri kötülüğün burçlarına dikmeye çalışacağız. Romandaki gibi yakılan fikirlere, kitaplara inat kitapları ve hayatı ve mesleğimizi savunacağız. Hayatı çirkinleştiren bunca griliğin içinde bir parça renk olmaya çalışacağız.

Fahrenayt 451 bu sene de gollerini güzellik için atacak..

#Kütüphaneyasası

#Herkesiçinkütüphane