Kütüphaneler kurulurken kullanıcıların düşüncelerine/gereksinimlerine başvuruluyor mu?
Kütüphanelerde öncelikle kitaplar ve diğer materyaller söz konusu elbette. Fakat durum bundan ibaret değil. Avrupa’nın bazı ülkelerinde odak noktasında kullanıcıların ilgi alanları ve gereksinimleri yer alıyor. “Çocuklar kütüphaneye gitmeyi pek sevmez, çünkü bütün o sıkıcı kitaplara bakmak sıkıcı bir şey,” diyor 11 yaşlarındaki bir kız. Kütüphanelerde çocuklara daha fazla hareket alanı sağlanmasını istiyor. Hayalindeki kütüphanenin tam olarak nasıl olması gerektiği konusunda söyleyeceği çok şey var. Danimarka’daki Arhus Kütüphanesi’nin düzenlediği bir atölyede çocuklar fikirlerini özgürce ifade edebilmişti. Kütüphanenin web sayfasında yer alan bir videoda bu fikirlerin bir kısmını görmek mümkün: Tırmanmaya müsait raflar, bir zıplama odası, bir top havuzu, hayvanların olduğu bir bahçe ve salıncaklı meyve ağaçları.
Danimarkalılar kararları birlikte alıyor
Kentin yeni kütüphanesini 15 yıldır planlayan Arhus belediyesi, Arhus sakinlerini, deneyim ve beklentilerini planlamacılar ve mimarlarla paylaşmak üzere bir toplantıya davet etmişti. Kütüphanenin partnerleri, yani kütüphaneyi kullanacak olan eğitim kurumları, dernekler ve örgütler de istek ve görüşlerini dile getirmişti. Arhus Kütüphanesi’nin yöneticisi Knud Schulz, “Onlar bizim kütüphanede sahip olmadığımız bilgi ve birikimlerle katkıda bulunuyorlar,” diyor.
Fakat tüm bu görüşler, örneğin çocuklarla gerçekleştirilen çeşitli atölyelerde ortaya çıkan fikirler planlamaya bire bir yansımış değil. “Mesele bu değildi zaten,” diyor Schulz. “Bu fikirler mimarlara ilham verdi ve farklı bir bakış açısı kazandırdı. Çocukların dünyasını algılamalarını sağladı.” Nitekim bir şey çok net anlaşılmıştı: Bir kütüphane sadece kitap raflarından ibaret olmamalıydı, başka olanaklar da sunmalıydı. Zaten Schulz da aynı görüşte: “Geleceğin kütüphanesi sadece materyallerden ibaret değil, bizzat insanla ilgili,” diyen Schulz’a göre, materyaller kullanıcıların gereksinimlerini karşılamanın yollarından biri sadece.
Herkesin görüşü önemli
Arhus’ta vatandaşların görüşleri öncelikle tartışma gruplarında ve atölyelerde derlendi. Bu toplantılarda ele alınan konulardan biri de kütüphane binasının tasarımıydı: Kütüphaneye nasıl ulaşım sağlanacak? Bisikletler nereye konacak? Metrodan çıktıktan sonra binaya nasıl gelinecek? Toplantılara tüm yaş grupları ve ilgililer davet edildi. Engelli vatandaşların gereksinimlerine özel bir önem verildi. “Onlarla yapılan toplantılarda, görme engellilerin, tekerlekli sandalye kullanan ya da geniş mekânlardan korkan insanların kütüphaneye ulaşmasına nasıl yardımcı olunabileceği ele alındı,” diyor Schulz. Şimdilerde kütüphanenin iç tasarımı tartışılıyor. Bu süreçte öncelikle partnerlerin görüşlerine başvuruluyor. Konferans salonu nasıl olmalı? Orada hangi araç gereçlere ihtiyaç var? Ekran, su sebili, kahve makinesi olmalı mı? Schulz, tasarımla ilgili çeşitli konuları ele alan çok sayıda farklı grup olduğunu söylüyor.
Almanya’da nadiren uygulanıyor
Berlin Humboldt Üniversitesi Kütüphane ve Enformasyon Bilimleri Enstitüsü’nden Profesör Konrad Umlauf, kamu kütüphanelerinde bu tarz bir kullanıcı katılımının Almanya’da henüz pek görülmediğini, ama vatandaşların kütüphanede gönüllü olarak çalışması gibi köklü bir gelenek olduğunu söylüyor. “Kullanıcı anketleri de sık sık yapılıyor. Fakat bu anketler mevcut hizmetler hakkında görüş bildirmeye yönelik. Yeni hizmetlerin tasarlanmasına yönelik anketlere nadiren rastlanıyor,” diyen Prof. Umlauf, halbuki tam da bu tür bilgilerin önem taşıdığı görüşünde. Yapılması planlanan Berlin Merkez ve Eyalet Kütüphanesi, planlama sürecine kullanıcıların da dahil edildiği ilk Alman kütüphanesi olabilir. Fakat kütüphanenin inşası henüz kesinleşmiş değil. Yine de, kullanıcı katılımıyla ilgili çeşitli konseptler daha şimdiden ele alınmaya başlandı. Basın sözcüsü Anna Jacobi, “Şu anda çeşitli konularda kullanıcı formatları geliştirmeye çalışıyoruz” diyor. Şimdiden hazır olan ilk format, “Yeni Bina Bloğu”: Başka kütüphanelerdeki yenilikçi konseptlerin tanıtıldığı bu blogda kullanıcılar tartışmalara katılabiliyor. Bir sonraki aşamada kullanıcılar bloğa kendi görüşlerini de yazabilecekler.
Birmingham kütüphanesi de kullanıcı odaklı
Arhus gibi İngiltere’deki Birmingham’da da halk yeni kütüphanenin gelişim sürecine doğrudan katkıda bulunmuştu. Eylül 2013’te açılan Birmingham Kütüphanesi’nde çalışan Sara Rowell, “Halkın görüşleri kütüphane tasarımına doğrudan yansıdı,” diyor. Hemen yanı başındaki tiyatroyla bağlantılı olan binanın bir amfiteatrı, sergiler, müzik dinletileri, film gösterimleri ve okuma günleri için salonu var. “Bizim binamız, 21. yüzyılda kütüphanenin kamu yaşamının dinamik ve cazip bir merkezi olabileceğinin kanıtı,” diyor Rowel. “Kent sakinlerinin kütüphaneye gelmek için bir sürü nedeni var. Böylece, kullanıcılara kendilerini geliştirmeleri ve gerçekleştirmeleri için daha fazla fırsat sunulmuş oluyor.”
Birmingham gibi Arhus’ta da kullanıcılar katalogda yer almayan kitap ve diğer materyallerin satın alınmasını talep edebiliyorlar. Fakat sipariş sürecini kullanıcıların bizzat başlattıkları Patron Driven Acquisition (PDA), yani kullanıcı odaklı satın alma modeli her iki kütüphanede de mevcut değil. Bu model şimdilik bilimsel kütüphanelerde uygulanıyor.
Çok-işlevli merkez olarak kütüphane
Atölyeler ve kültür etkinlikleri Arhus’un yeni kütüphanesinde de önemli bir rol oynayacak elbette. Kütüphanenin yöneticisi Schulz’a göre, kütüphane aynı zamanda bir yenilik merkezi. Kütüphanede, Maker Hareketi’nin, yani elektronik çağın “kendin yap” kültürüyle ilgili etkinliklerin de gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu etkinliklerde, teknoloji hurdalarının yeniden değerlendirilmesi, örneğin eski bir iPad’in başka şeyler için nasıl kullanılacağı ele alınıyor. “Bu yaklaşım giderek önem kazanıyor,” diyor Schulz. Fakat bu tür fikirlerin kullanıcılarla yürütülen diyalogda değil, daha ziyade medya çalışanları ya da gençlik örgütleri gibi partnerle yapılan çalışmalarda ortaya çıktığını söylüyor. “Kullanıcıların çoğu kütüphaneyi sadece kitaplardan ve materyallerden ibaret bir ortam olarak görmeye devam ediyor.” Fakat Schulz, kütüphanede kullanıcıların zaten bildikleri ve istedikleri şeylerin yanı sıra, hiç beklemedikleri şeylere de yer verilmesi gerektiğine inanıyor.
Katja Hanke
Berlin’de serbest muhabir.
Copyright: Goethe-Institut e. V., Internet-Redaktion
Çeviri: Zehra Aksu Yılmazer
Ağustos 2014
Kaynak: http://www.goethe.de/
Yorum gönder