Milli Kütüphane’den EXPO açılımı-İzmir
Geçen yıl kuruluşunun 100. yılını kutlayan ve 800 bine yakın kitap koleksiyonuyla 2527 sayılı Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu tabi olan 6 kurumdan biri olan İzmir Milli Kütüphanesi sessizliğini bozdu. İzmir’in en köklü kurumlarından biri olan kütüphanenin her geçen gün büyüyen değerli arşivini saklayacak yeni bir yer formül bulmak için kolları sıvayan İzmir Milli Kütüphane Derneği ve İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, arayışlarını sürdürdüklerini söyledi. Puğ, yer sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkan sorunu çözmek için İnciraltı’nda yapılması planlanan EXPO alanına işaret ederek, “İzmir’e 21. yüzyılda gurur duyacağı yeni bir kütüphanenin kazandırılması gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’nin en eski kurumlarından biri olan ve son derece değerli kitapları koleksiyonunda barındıran İzmir Milli Kütüphanesi, yer darlığı nedeniyle yaşadığı sıkıntıyı aşacak kente yeni bir kütüphane kazandıracak formüller için kolları sıvadı. Türkiye’de basılan her eserin bir örneğinin 2527 sayılı Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu kapsamında saklandığı 6 kurumdan biri olan İzmir Milli Kütüphanesi, uzun süredir devam eden sessizliğini bozdu. Bünyesinde 800 bin kitabı barındıran ve her yıl 40 bin yeni kitap eklenen koleksiyonunu, İzmir için yapılacak modern bir kütüphanede ya da ek bir hizmet binasında daha geniş kitlelere ulaştırmak için çalıştıklarını belirten İzmir Milli Kütüphane Derneği ve İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, bu noktada birkaç alternatif üzerinde çalıştıklarını söyledi. Puğ, kütüphanenin kuruluşundan günümüze geçirdiği evreleri ve geleceğe ilişkin projelerini Egedesonsöz okuyucularıyla paylaştı.
Dilerseniz görüşmemize, kitap sayısının fazlalığı nedeniyle yaşanan yer sıkıntısı ve bunun çözümü için yaptığınız çalışmalardan başlayalım. Son durum nedir?
Burada İzmirlinin tercihini bilmemiz gerekiyor. Kentimizde İzmir Milli Kütüphanesi’ne ek bir hizmet lazım yoksa kentimize yakışır yeni bir kütüphane binası mı? Öncelikle bunu karar vermemiz lazım. Bundan sonra her şey netleşir. Bizim düşüncemiz, İzmir’in 21. yüzyılda gurur duyacağı yeni bir kütüphane kazanması. Bu hem bizim ihtiyacımız hem de İzmir’in. Fakat bir bina yapmak bizim çok ötemizde bir şey. Bizim Milli Kütüphane olarak ihtirasımız yok. Daha önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, belediye binası boşaltıldığı zaman buranın bir kısmının bize tahsis edileceğine yönelik bir sözü vardı. Biz tabi ki belediyenin binasına talip değiliz. Çünkü o çapta bir binaya bakmamız mümkün değil. Ama kitap koleksiyonlarımızı ortak bir protokolle, insanlarımızın kullanmasını sağlayabiliriz. Ya da ihtiyacımızı görebilecek, İzmir Valiliği ve İl Özel İdaresi aracılığı ile bir yeri mutlaka bulacağız.
Bu girişiminizle ilgili aklınızdan geçen ya da size önerilen bir yer oldu mu? Bununla ilgili aklınızda bir çözüm oluştu mu?
Bizim gönlümüzden geçen mimarisiyle insanları heyecanlandıran, modern sanatlarla desteklenen, kongre salonları olan modern bir kütüphane binasını İzmir’e kazandırmak. Dediğim gibi mülkiyetinin bize ait olmasıyla ilgili bir düşüncemiz yok. Bunu yaşatmak çok kolay bir şey değil zaten. Bu nasıl yapılabilir? Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi veya İzmir İl Özel İdaresi’nin desteği ile. Onlarla kanunun bize tanıdığı derleme hakkını birlikte kullanabiliriz. Bir önceki bakanımız Ertuğrul Günay’a, Valimiz Cahit Kıraç’a ve Belediye Başkanımız Kocaoğlu’na konuyu aktardık. Ama bunlar düşünce aşamasında kaldı. Konuya İzmirlinin ön ayak olması lazım. İzmir’in önünde EXPO 2020 adaylık süreci var. Belki İnciraltı’ndaki EXPO alanıyla ilgili yapılacak düzenlemeler içinde böyle bir kütüphanede olabilir.
Böyle çok yönlü bir kütüphane için kent içinde düşünülebilecek başka alanlar var mı?
Bildiğiniz üzere önümüzdeki dönemde Kültürpark’taki Fuar boşaltılıp, Gaziemir’de yeni yapılacak yerine taşınacak. Belki buraya da böyle bir proje yapılabilir. Hatta geçtiğimiz günlerde İzmir Kent Kültürü ve Gelişimi Platformu olarak Sayın Kocaoğlu’nu ağırladık. Kendisine fuar alanıyla ilgili düşüncemizi aktardık. Bize “Mesaj alındı. Bunu ciddi projelendireceğiz” dedi.
Bildiğimiz kadarıyla daha önce bu koleksiyonun saklanması noktasında birçok kişi ve kurumdan destek aldınız. Biraz da bundan bahsedebilir miyiz?
Eski Valimiz Kutlu Aktaş’tan rahmetli Belediye Başkanımız Ahmet Piriştina’ya kadar birçok kişi bize destek verdi. Mesela daha önce Ahmet Piriştina’ya başvurarak, kent arşivinin bir bölümünün bize tahsis edilmesini istemiştik. Kendisi de bu konuda bize yardımcı oldu. Şimdi oranın bir kısmında kendi personelimiz çalışıyor. El yazmaları, gazeteler ve koleksiyonlarımızın bir kısmı özel ısı ve nem koşullarında burada saklanıyor. Göreve geldikten sonra ilk yaptığımız iş, kütüphanenin 1940’lardan kalma elektrik sistemini değiştirmek oldu. Daha sonra bilgisayar sistemi de olmak üzere altyapı gerektiren birçok iş yaptık. Bu noktada hem valiliğimizden hem de büyükşehir belediyemizden destek gördük. Hatta, Sayın Kocaoğlu, boş salonlarımıza 100 bin kitaplık raf da yaptırdı.
Peki bu girişimlerinizle ilgili ne zaman sonuç almayı planlıyorsunuz? Sonuçta önünüzde yerel seçim ve EXPO 2012 süreci bulunuyor.
Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrinüsa Gül hanımefendi İzmir’e geldiklerinde kütüphanemizi ziyaret etti. Kendilerine ‘Nasıl ki Vali Rahmi Bey’i anıyorsak, vereceğiniz destekle siz de tarihe geçersiniz’ dedik. Kendileri de konuya sıcak baktı. Biz fikir altyapısı oluşturmaya çalışıyoruz. Seçim öncesinde ve önümüzdeki 1.5 yıl içinde, kütüphaneye bakışın değiştirilmesini sağlayacağız. Bu milli bir görev. Biz hiçbir karşılık almadan, vatandaşlarımıza hizmet verdik. Devletimizin de bir vefa borcu olduğunu düşünüyorum. Tekrar söylüyorum, bizim binayla ilgili hiçbir talebimiz yok. Biz arşivimizi oraya taşırız. Bu çok zor değil. Bizim o çapta bir kütüphanenin maliyetini karşılamamız mümkün değil. Gönlümüzden Büyükşehir Belediyesi’nin bu işi sahiplenmesi. Çünkü bu yerel bir projedir. Önümüzdeki dönemde, seçimlerde aday olacak herkesten bunu rica edeceğim. İzmir ilklerin şehri. Bu proje ile de diğer şehirlere örnek olacaktır.
Biraz da kütüphanenizin koleksiyonlarından kısaca bahsedebilir misiniz?
Şu anda yaklaşık 800 bin kitaplık bir koleksiyonumuz var. Türkiye’de 16 milyon civarında kitap koleksiyonu olduğunu düşünürsek, bu önemli bir rakam. Bunların 5 bin tanesi ise orijinal el yazması ve taş baskı eserler. Aralarında paha biçilmez kitaplar var. Mesela koleksiyonumuzda 72 parça altın varaklı kuran-ı kerim var. Osmanlı döneminde Türk tarihini anlatan ve dünyada sadece iki tane örneği olan Düstürname-i Enveri isimli bir kitapta var. Ayrıca Gutenberg Matbaası’nda basılmış Aristoteles’in Hayatı ile Katip Çelebi tarafından elle yazılmış olan 300 yıllık Cihannüma isimli kitaplar elimizde bulunuyor. Bunun dışında, koleksiyonumuzda Victor Hugo’nun birinci baskı eserleri de yer alıyor. Yani çok değerli kitaplar.
Saklamanın ve muhafaza etmenin son derece zor olduğu bu tür nadir eserlerle ilgili talep geliyor mu? Örneğin, bu kitapların müzayede satılması mümkün mü? Böyle bir şey olabilir mi?
Kesinlikle böyle bir şey söz konusu olamaz. Biz bu hazinenin bekçileriyiz. Bu emanetleri geleceğe aktarılmasını sağlamak bizim en önemli görevimiz. Yoksa, 3 tane kitabın satarak ticaret yapmaya kalkarsanız, gidip kendi binanızı da yapabilirsiniz. Ama biz böyle pazarlıklara kapalıyız ve kimse böyle bir şeyi bize teklif edemez. Ticari olarak düşünseydik, bugünkü Devlet Opera ve Balesi’nin kullandığı, mülkiyeti bize ait olan eski El Hamra sineması daha farklı şekilde kullanırdık. Böyle bir şey olamaz.
Kaynak: http://www.egedesonsoz.com
Yorum gönder