Osmanlı arşivleri tehlikede mi?

Osmanlı arşivleri tehlikede mi?

Uzmanlar, bölgede taşkın riski bulunduğunu söyleyerek arşivin taşınmasına karşı çıktı. Gerekçe olarak da Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün 1997’de hazırlamış olduğu raporu gösterdi. Bugün gazetesinden Nesrullah Sonay’ın haberine göre, bölgenin çok nemli olduğu ve belgelerin bundan etkileneceğini dikkat çeken uzmanların görüşleri şöyle:

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: Derenin içinde değil ancak sel yatağında. Çünkü orada 3 adet zon (kuşak) var; dere yatağı, sel yatağı ve sel tehlike bölgesi. Bina 2. zonda yani sel yatağında inşa edildi. Dolayısıyla risk söz konusu. Bina yapılırken 100 yıllık su seviyesinin yüksekliğine göre yapılmalıydı. Bu da yüksek girişli olması gerektiğini gösteriyor. Son zamanlarda sel baskını olmaması olmayacağı anlamına gelmez. Sel yatağındaki bina sel riski altındadır. Dağın başına bina yapar gibi o bölgeye bina yapılmaz. Yaparsalar cezası ağır olur.

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman: İstanbul’daki dere yatakları her anlamda tehlike arz ediyor. Bina ilk yapılmaya başladığında çevresi boştu, toprak geçirgendi. Yani toprak suyu emme kapasitesine sahipti. Şuan ise alan tamamen yapılaşmış durumda. Dolayısıyla toprağın emme gücü kalmadı. İstanbul’da yaşanan seller de daha çok bu nedenle meydana gelmişti. Burası da bu anlamda potansiyel risk alanı, aynı felaketlerin gerçekleşme ihtimali çok yüksek. Seçilebilecek pek çok alan varken neden burası seçildi anlamak güç. Sonuçta orası aynı zamanda bir rekreasyon bölgesi. Rekreasyon olarak bırakılması çok daha uygun olurdu.

AFYONCU: NEM SORUNU DA VAR

Tarihçi Doç. Dr. Erhan Afyoncu: Birçok tarihçinin olduğu gibi benimde kanaatim yerin uygun olmadığıdır. Bölge dere yakını. Binayı her ne kadar teknolojiyle donatsanız mutlaka bir sel baskını olacak. Sadece sel riski yok. Bir de nemlilik sorunu da var. Binada 100 depo bulunuyor. Depolardan biri havuzun altında, birkaçının da yamaca yakın yerde olduğu söyleniyor. Bunlar nem oluşması için gereken durumlar. Söz konusu kağıtlar her ortamda idame edilecek kağıtlar değil. Çok özel bir ortamda saklanması lazım. Aksi halde bozulur. Ayrıca bu arşivlerin sur içinde kalması gerekir. Burası bizim tarihi milli hafızamız. Allah göstermesin herhangi bir risk anında geri dönüşümü olamayacak bir şey. Milyonda bir ihtimal dahi olsa bu riske girilmemeli. Elbette bu şekilde bir girişim iyi niyetli, fakat seçilen yer yanlış.”

‘MİLYONDA BİR BİLE RİSK YOK’

Projenin Mimarı Hilmi Şenalp, iddiaların asılsız olduğunu savundu. “Hem sel riski hem nemlilik açısından milyonda bir bile risk ihtimali söz konusu değil” diyen Şenalp şunladı söyledi: “Bu kadar bütçe ayıran devlet herhalde bunları düşünmüştür, ilgili uzmanlara inceletmiştir. Belli ki iddialarda bulunanlar arşivden çıkmak istemeyen kişilerin dedikodusundan başka bir şey değil. Her şeyi en başından beri inceledik, araştırdık.

Ondan sonra projeye başlandı. Dayanak gösterilen DSİ’nin raporu 1973 yılındaki bir kanuna bağlı olarak hazırlandı. Ondan sonra 1997 yılında Kağıthane Deresinin ıslahı yapıldı. Artık ıslahı yapılan bir yerde taşkın kodundan bahsedilmez, kret kodundan bahsedilir. Kret kodu da suyun geldiği kodla arazinin kesiştiği noktadır. Artık orada Kağıthane deresi diye bir şeyden bahsedemeyiz.

Eğer rivayet edildiği 5,5 metre taşkın gelirse oraya Eyüp Sultan Cami bahrir katına kadar Yeni Cami de merdivenlerin üstüne kadar 1 metre su dolar. Bu kadar. Bunun ötesine geçmez. Bölgenin nemli olması da söz konusu değil. Kaldı ki nemli bir bölgede insan bile yaşamazken belge nasıl saklansın. Denizin sıfır kodundan 5,5 metre afet oluyor ve Kağıthane Deresi, Nil Nehri haline geliyorsa ne Eyüp ne de Eminönü kalır. Sur içi İstanbul diye bir şehir kalmaz. O zaman da arşivden bahsedilmez.”

12 binadan oluşuyor

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü projenin inşası için, Kağıthane’deki Hazine arazisi seçildi. Mayıs 2013’te bitirilmesi planlanan bina 122 binmetrekarelik alanda 12 binadan oluşuyor. Yaklaşık 50 bin metrekarelik kısmı yeraltında bulunuyor.

Taşınacak 100 milyon belge ile 365 bin defterin 2020’ye kadar dijital ortama aktarılması bekleniyor. 100milyon dolara mal olacak Osmanlı Arşiv Sitesi Projesi’nin yapılacağı arazide yine Osmanlı’ya ait tarihi kalıntılar ortaya çıkınca tartışmalara neden olmuştu.

Kaynak: http://www.iyibilgi.com