Elazığ İl Halk Kütüphanesi’ndeki Mimemis Dergisinin yasaklanmasına yönelik TKD-DÖG’ün açıklaması

Elazığ İl Halk Kütüphanesi’ndeki Mimemis Dergisinin yasaklanmasına yönelik TKD-DÖG’ün açıklaması

Son günlerde mesleki tartışma listelerinde gündeme gelen ve tartışılan Elazığ İl Halk Kütüphanesi’ndeki bir derginin kullanıcı isteği doğrultusunda kütüphane dermesinden çıkarılması konusu hakkında TKD-DÖG (Türk Kütüphaneciler Derneği – Düşünce Özgürlüğü Grubu)’ün değerlendirmesi aşağıdadır.

Söz konusu dergi (Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi) 2011 yılı da dahil olmak üzere KYGM tarafından kütüphaneler için abone olunan, 2012 yılında aboneliği kesilen bir dergidir. Ancak yayınevi aboneliği kesildikten sonra da dergiyi ilgili kütüphaneye/lere ücretsiz olarak göndermeyi sürdürmüştür. Derginin 19. Sayısındaki bir fotoğraf nedeniyle bir kullanıcı “çocukların ahlakı açısından sakıncalı” olduğu gerekçesiyle ilçe kaymakamlığına bir şikayet dilekçesi göndermiş ve konu Elazığ İl Halk Kütüphanesi tarafından da değerlendirilmiş, dergi ilgili il ve ilçe dermelerinden kaldırılmış ve bağış olarak da gönderilmemesi için kütüphane tarafından yayınevine bir yazı yazılmıştır.

Bu konuda uluslararası mesleki yayınların yanı sıra TKD-DÖG Bildirgesi’nde, düşünce özgürlüğü, “kişilerin her türlü düşünceyi açıklama ve onlara erişim hakkı” olarak tanımlanmıştır. Kütüphaneler düşünce özgürlüğünün özellikle “erişim hakkı” boyutunda rol alan kuruluşlardır. Diğer yandan, düşünce özgürlüğü de kütüphanelerin varlık koşuludur. Düşünce ürünlerinin yasaklandığı bir ortamda kütüphanelerin temel işlevi olan bilgiyi sunma işlevi zedelenir ve hatta yok olur. Bu çerçeveden bakıldığında, sansür, kütüphanecilik/bilgi yönetimi mesleği ve alanı açısından “kendini inkar” anlamına geleceği için kabul edilemez bir şeydir.

Bilgi kaynakları halk kütüphanelerine mesleki ölçütlere göre seçilir. Bu seçimde kullanıcıdan gelen istekler de dikkate alınır, bir değerlendirme yapılır ve karar verilir. Burada önemli olan birkaç nokta vardır. Kütüphaneci bir bilginin içeriğini siyasi, ahlaki, dini, ideolojik vb. açılardan değerlendirmemelidir. Kütüphanecinin toplumun ahlakını, adetlerini vb.ni koruma gibi bir sorumluluğu yoktur. O,  mesleki ölçütlere göre seçtiği bilgiyi sunma işlevine sahiptir; “her kitabın (bilginin) bir kullanıcısı, her kullanıcının bir kitabı (bilgisi) vardır” ilkesinden hareket eder. Söz konusu halk kütüphanesi olduğunda yetişkinler ve çocuklar için bilgi kaynaklarının seçimi ve sunumu farklılıklar taşır. Ancak hizmet verdiği kitlenin özelliklerini dikkate almak, kaynakların o yörenin ilgi alanlarına yönelik kaynak seçmek demektir; bu ilke sansüre dayanak yapılmamalıdır. Yetişkinler için seçilen kaynaklar çocuk bölümünde sunulmamalıdır. Yetişkinlere yönelik yayınlara çocukların erişimi mekansal düzenleme ve kurallarla engellenebilir. Bir tek kullanıcının isteği ile, o kullanıcının değerlendirmesi doğru kabul edilerek bir kaynak dermeden çıkarılmamalı, başka kullanıcıların o yayına gereksinim duyup duymayacakları da düşünülmeli ve onların erişim hakkı engellenmemelidir. Bir kullanıcının isteği yerine getirilirken diğerlerininki göz ardı edilmemelidir. Ahlak, ideoloji, inanç gibi soyut ve öznel kavramlar çerçevesinde yayınların içerik değerlendirmesi yapılmamalıdır. Çoğunluğun görüşünü yansıtmıyor diye bazı konulardaki (komünizm, ateizm, eşcinsellik, çok eşlilik, anti-militarizm, anti-milliyetçilik, vicdani ret vb.) görüşleri içeren yayınları kütüphane dermesine almamak mı gerekir? Eğer bu yönde davranırsak, demokrasinin çağdaş tanımı olan “azınlıkta kalanların da hak ve özgürlüklerinin korunması” anlayışından uzaklaşmış olmaz mıyız?

 Daha önce değerlendirmesi yapılarak seçilen ve kütüphaneye gelen bir yayın böyle bir nedenle dermeden çıkarılmamalıdır. Böyle bir durumda, dergiye abone olan bağlı kurum olarak KYGM ile de ortak bir değerlendirme de yapılabilir, gerekirse bu konuda uzman (çocuk psikoloğu) görüşü alınabilir. Ancak bu somut olayda sorun, kaynağın çocuklara erişimi engellenerek aşılabilecekken, yetişkinleri de mağdur edecek biçimde çözülmeye çalışılmıştır. Burada yasal açıdan bakıldığında bir yetki aşımı da söz konusudur.

Sonuçta, TKD-DÖG olarak, son dönemlerde KYGM’nin ve halk kütüphanelerimizin geneldeki olumlu yaklaşımlarına uygun olmayan biçimde gelişen söz konusu bu olayda yapılan işlemin ve gösterilen yaklaşımın yanlış olduğunu ve sansür kapsamına girdiğini belirtir, meslektaşlarımızın bu konuda gösterdikleri duyarlılıklarını artırmaya davet etmek isteriz.
Saygılarımızla.

TKD-DÖG

Kaynak: TKD Başkanı Ali Fuat Kartal (Kütüp-L’den alınmıştır)

1 yorum

comments user
emel dinseven

Halk kütüphanesindeki eserler çocuk kriterlerine göre tasfiyeye başlanırsa, resimsiz çocuk kitaplarından başka ne kalır yetişkin kullanıcıya ve çocuklara? Evet resimsiz kitaplar kalır . Çünkü aşırı korumacı sansürcü zihniyet, resimlerden de yakında anlam çıkartmaya başlayabilir. Bu bağlamda grubun bu açıklaması çok yerindedir.