Bilimcilerden akademik yayın şirketini boykot çağrısı
Akademik dergiler, uzun zamandır yoğun tartışma konusuydu. Sonunda bilim insanları, bu alandaki şirketlerden birine, Elsevier’e tepki gösterdi. Bilimcilerin yayın şirketlerine tepkileri büyüyor. Geçtiğimiz günlerde başlayan kampanyayla farklı alanlardan binlerce bilim insanı, çok sayıda hakemli bilimsel dergi yayınlayan Elsevier şirketinin yayınlarına çalışmalarını göndermeyeceklerini, hakemlik veya editöryel faaliyet yapmayacaklarını deklare ederek, diğer araştırmacıları da Elsevier’i boykot etmeye çağırıyor.
Boykotu destekleyen bilim insanları arasında dünya çapında ünlü isimler ve Türkiye’den bilim insanları da var. Nature dergisinin haberine göre Ocak ayında başlayan kampanya şimdiden 5 bine yakın bilimciden destek almış. Boykota davet için hazırlanan sayfada üç madde halinde şu açıklamalara yer verilmiş:
− Yayınlar fahiş fiyatlarla satılıyor.
− Yayınlar çok geniş tutulmuş paketler halinde satılıyor, bu nedenle üniversite kütüphaneleri ihtiyaç dahilinde olmayan yayınları da satın almak zorunda bırakılıyor.
− Bilginin serbestçe paylaşılmasını/dağıtılmasını engellemeye yönelik düzenlemeler Elsevier tarafından destekleniyor.
Nitekim başta Hollanda kökenli Elsevier olmak üzere Alman Springer ve ABD’li Wiley gibi akademik yayın şirketleri on yıllardır yüzde 40’a varan kâr oranlarıyla çalışıyorlar. Bu denli yüksek kâr oranları, İngiliz yazar George Monbiot’un Guardian’daki yazısında kullandığı ifadesiyle, kamu kaynaklarını serbestçe sömürmelerine olanak veren rantiye konumları sayesinde mümkün oluyor.
Yayın şirketleri bilimsel üretime zarar veriyor
Bu düzenin iki ayağı var. Birincisi, yayın şirketleri genel olarak çalışmaları yayınladıkları araştırmacılara da, bu çalışmaları değerlendiren hakemlere de para ödemiyorlar. İkincisi araştırmacılar, çalışmaları için bu dergilerde yayınlanmış makalelere erişmek zorundalar. Nitekim Lancet ve Cell’den Nature’a dek başlıca temel bilim ve tıp dergileri kâr amaçlı yayın şirketlerinin elinde. Dolayısıyla üniversite ve araştırma kurumlarının kütüphaneleri bu dergilere fahiş fiyatlarla abone olmaya mecburlar. Gerek basılı gerek internet erişimli kaynaklar için kütüphaneler, bütçelerinin çoğunu yayın şirketlerine aktarıyorlar. Böylelikle, çoğunluğu kamu finansmanıyla gerçekleştirilen bilimsel araştırmaların sonuçları yayın şirketleri aracılığıyla yine kamu finansmanlı kütüphanelere satılıyor, bu arada şirketler de muazzam kârlar elde ediyor.
Yayın şirketlerine yönelik tepkiler bu şirketlerin bilime ayrılan kamu kaynaklarını sömürmeleriyle de sınırlı değil. Söz konusu şirketler bilimsel faaliyete doğrudan zarar veren yolsuzluklara da bulaşabiliyorlar. Bu tür yolsuzlukların en ünlülerinden biri Elsevier’in Avusturalya Kemik ve Eklem İlaçları Dergisi’ydi.
2002 ile 2005 yılları arasında yayınlanan bu dergiye ilaç devi Merck sponsorluk etse de, Elsevier bunu gizlemişti. Popüler bilim dergisi The Scientist’in 30 Nisan 2009 tarihli haberine göre dergi hakemli akademik dergi görünümünde olsa da, esasen daha önce yayınlanmış makaleleri ya da özetleri yayınlıyor ve sıklıkla Merck’ün ürünlerine dair olumlu görüş içeren yayınlara yer veriyordu. Kısacası Merck’in üstü örtülü reklamı yapılıyordu. Akabinde Elsevier’in bu şekilde beş dergi daha yayınladığı ifşa oldu. Elsevier yetkilileri Merck’in dergiler için para ödediğini kabul ederken, ödenen miktarı açıklamaktan imtina etmişlerdi.
Açık erişim bilim yayılıyor
Öte yandan yayın şirketlerinin tahakkümü ve yolsuzlukları son on yıl içinde bilim camiasında giderek daha çok tepki çekmeye başladı. Bilimsel bilginin, araştırma sonuçlarının ve bilimsel yayınların herkesin erişimine açık olması gerektiği fikri giderek yayılıyor.
Bu gelişmenin sonuçlarından biri 2000’li yılların başında kurulan Public Library of Science (Kamu Bilim Kütüphanesi) projesi oldu. PLoS, kar amacı gütmeyen bir bilimsel yayın kurumu. PLoS, makalelerin internet üzerinden herkese açık olduğu bir dizi bilimsel dergi yayınlamakta. Bu sistemde yayın masraflarını yazarlar karşılıyor, fakir ülkelerden veya maddi imkanları sınırlı araştırma grupları ise ücretsiz makale yayınlayabiliyor.
Yayın şirketlerinin tahakkümüne karşı yaşanan bir diğer önemli gelişme ise ABD ve İngiliz hükümetlerinin, sağlık alanında kamu desteğiyle gerçekleşen bilimsel çalışmaların kamuya açık internet kütüphanelerine konması kuralını getirmeleri oldu. Elbette bu gelişme yayın şirketlerinin şiddetli muhalefetine maruz kaldı.
Kişisel blogunda konuyu ele alan Britanyalı matematikçi Timothy Gowers, sırf Elsevier dergilerine yayın göndermeyerek ve hakemlik/editörlük yapmayı reddederek bu sorunu aşmanın mümkün olmadığını söylüyor.
2006 yılında editörlüğünü yaptığı derginin Elsevier tarafından kütüphanelere pahalı satılmasını protesto ederek istifa eden Topology dergisi editörlerinden Gowers, Elsevier gibi şirketlere tavrın bilimciler tarafından açık şekilde deklare edilmesi, daha da ötesi, yeni ve paralı dergilere dayanmayan bir yayın kültürü gelişmesi gerektiğini vurguluyor.
Kaynak: http://haber.sol.org.tr
1 yorum