“Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü – Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu” Sonuç Bildirgesi

“Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü – Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu” Sonuç Bildirgesi

Eğitim ve bilim işkolunda en ektin sendika durumundaki sendikamız Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası-Eğitim Sen, bugüne kadar sendikal çalışmalar kapsamında birçok kurultay, panel ve konferans gerçekleştirmiştir. Sendikamızın bu etkinliklerinin en sonuncusu da Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü- Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu olmuştur.

Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü- Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu, toplumsal bilgilenme ve bilinçlenmeye dönük kültürel çalışmalara katkı yapmak, ülkemiz için önemli sorunlardan biri olan “okuma kültürü” olgusunu farklı boyutlarıyla ele almak amacıyla düzenlenmiştir.

Sempozyumumuz, sonuçlarıyla önümüzdeki süreçte kültür yaşamımıza ve eğitim anlayışlarına yeni ufuklar açıp katkılar sağlayacaktır. Yaklaşık üç yıldan beri hazırlıklarını sürdüğümüz bir katalog ile taçlanmış olan bu çalışma, alanla ilgili akademik çevrelere, kurumlara, öğretmenlere ve anne-babalara, varolan soru ve sorunlarına yönelik çözüm arayışlarında bir başvuru kaynağı olacaktır.

Yurt içi ve yurt dışından gelen akademisyenlerin, öğretmenlerin, demokratik kitle örgütlerinin ve yazarların çalışmalarını sunduğu sempozyumda, “Türkiye’de Okuma Kültüründe Genel Kuramsal Yaklaşım” ile “Dünyada Okuma Kültürü” farklı boyutları ile ele alınmıştır. Bu bağlamda:

Okuma Kültürünün Gelişmesindeki Engeller,
Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Ailede Neler Yapılabilir?
Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Örgün/Yaygın Eğitim Sürecinde Neler Yapılabilir?
Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Kütüphanecilik Medya ve Yayıncılık Alanlarında Neler Yapılabilir?

konularına ait bildiriler ve uygulama örnekleri tartışmaya açılmıştır. Bu alt başlıklar kapsamında vurgulanması gereken pek çok sorunun ortaya çıktığı görülmüştür.

Ülkemizde bireylerin kendilerine has farklı okuma kültürlerine sahip olduğu bir gerçektir. Bu durumun ana nedenlerinin başında o bireyin okul ve aile çevresinde edindiği okuma kültürü ya da bilinci gelmektedir. Okuma kültürünün ve bilincinin oluşması önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Bu engeller;

– Kitle iletişim araçlarının (televizyon ve internet) bireylerin yaşamında çok fazla zaman alması,

– Kişilerin alım gücünün yetersiz olması, kitap fiyatlarının yüksekliği ve bu sorunu ortadan kaldırabilecek gelişmiş kütüphanelerin bulunmaması,

– Devletin kültürel yaşama yeterince katkı yapmaması,

– Yetişkinlerin çocukların karşısında bilinçli bir rol model olamamaları,

– Okul, halk ve çocuk kütüphanelerinin yetersizliği ve bu alanlarda uzman kütüphanecilerin görevlendirilmemesi,

– Yüksek öğretimde öğretmen yetiştirme sisteminin okuma kültürünü geliştirme anlayışına dönük oluşturulmaması ve bu bağlamda öğretmenlerin çocuk ve gençlik edebiyatını tanımadan mezun olması,

– Öğretmenin mesleki bilgi birikimi ve deneyimini etkin bir şekilde kullanmada kendini yetkili sayamaması,

– Okuma kültürünün geliştirilmesinde plastik sanatlar okuryazarlığının dikkate alınmaması ve bu çerçevede hem görsel hem yazınsal estetik değerlerin eksik bırakılması,

– Yerel yönetimlerin okuma kültürünün gelişmesi için yeterli mekan olanakları sağlamaması olarak karşımızda durmaktadır.

Ayrıca çocuk ve gençlik kitaplarının hedef kitlesinin sorunlarına ve beklentilerine dönük hazırlanmaması, onların gerçekliğini içermemesi, çocuğu bir nesne gözüyle algılaması bu tür kitapların okunurluğunu zorlaştırmakta, çocuğun kitaba olan ilgisini de azaltmaktadır.

Bu engellere karşın, okuma kültürünün geliştirimsi için yapılabilecek pek çok şey bulunmaktadır. Örneğin aile içinde mutlaka kitap okuyan birinin olması gerektiği, evde küçük de olsa bir kütüphanenin bulunması ve yetişkinlerin rol model olabilmesinin önemine dikkat çekilmektedir.

Ayrıca;

– Her okulda öğrencilerin gidip kitap alabilecekleri, oturup okuyabilecekleri ve üniversitelerin bilgi-belge bölümünden mezun görevlilerin çalıştığı okul kütüphaneleri oluşturulmalıdır. Bu kütüphanelerde çocuk edebiyatı eserlerine yer verilmelidir.

– Öğretmenler yanında eğitim bileşenleri olan ailelerin de okuma süreçlerine katılımını sağlayacak yaklaşımlar uygulanmalıdır.

– Çocuklara okuma alışkanlığının kazandırılmasında kullanılan ve sonuç alınmayan geleneksel yöntemlerden uzaklaşılmalıdır.

– Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmada etkili kurumlardan biri olan “çocuk kütüphaneleri”nin kurulması ve işler hale getirilmesi sağlanmalıdır.

– Yeni halk kütüphanelerinin açılması ve halk kütüphanelerinde bulunması gereken kitap sayısının dünya standartlarında belirlenen rakamlara ulaştırılması sağlanmalıdır. Aynı zamanda bu kütüphanelerin çekici ve bölge insanlarının ilgi duyabilecekleri yerlere dönüştürülmesi için düzenlemelere gidilmelidir.

– Okullarda öncelikle Türkçe, edebiyat derslerindeki geleneksel yaklaşımı değiştiren ve eleştirel, yaratıcı okumayı sağlayacak olan düzenlemelere gidilmelidir.

– Üniversite kütüphanelerinin bütçeleri artırılmalıdır ve sürekli açık hale getirilmelidir.

– Okullardaki öğrenciyi merkeze alan etkin bir okuma yaşam alanları oluşturulmalıdır.

– Demokratik kitle örgütleri okuma kültürünü destekleyici zeminler oluşturmalıdır.

– Eğitim sistemimiz okuma kültürünün toplumsal bir yaşam biçimi haline gelmesini sağlayan bir şekilde düzenlenmeli, formel bir yapıya dönüştürülmelidir.

– Öğretmenlerin, okuma kültürünü geliştirme konusunda sorumluluk almaları desteklenmelidir.

Bunun yanı sıra, “okuma kültürünü geliştirmek için yayıncılık, kütüphanecilik ve medya alanında neler yapılabilir?” sorusuna ilişkin olarak yapılan tartışmalarda ortaya çıkan tespitler şu şekilde ifade edilebilir:

– Her şeyden önce ülkemizde bilimsel demokratik laik bir eğitim ve kültür ortamı yaratılmalıdır.

– Yayıncılık alanında neo-liberalizm politikalarına karşıt uygulamalar hayata geçirilmelidir.

– Devlet bir demokratik denetim mekanizması oluşturarak yayıncılık alanını desteklemelidir.

– Nitelikli çocuk kitaplarının yayınlanması, okuma kültürünü yaratan en önemli unsurlardan biridir. Yayınevleri bu konudaki sorumluluklarının bilincinde olmalıdır.

– Yayınevleri profesyonel editörlük kurumunu oluşturmalıdır.

– Eğitim Sen akademisyen, yazar, yayıncı ve demokratik kitle örgütleri işbirliğiyle objektif kriterlere dayalı yayın kataloglarını düzenli olarak çıkarmalıdır.

– Çocuk yayınları, alan uzmanları ve ilgili meslek kuruluşları tarafından belirlenen kriterlere göre değerlendirilmelidir.

– Gazetelerin kitap eklerinde çocuk yayınlarının tanıtımı yaygınlaştırılmalıdır.

– Gazetelerin ticari amaçlarla yaptıkları niteliksiz kitap promosyonları engellenmelidir.

– Medya, okuma kültürünü destekleyecek şekilde yayınlar yapmalıdır.

– Televizyonlar çocuk kitapları için uygun saatlerde zorunlu yayın süresi konmalıdır.

– Medyada okuma kültürünü olumsuz yönde etkileyecek yayınlar ve reklamlar olmamalıdır.

– Öğrencilerin gereksinim duyduğu bilgiye ulaşmada “Medya Okuryazarlığı” dersinin “Bilgi Okuryazarlığı” dersi olarak konunun uzmanları tarafından verilmesi sağlanmalıdır.

– Çocuk kitapları başta olmak üzere kitap dergi vs. okuma kültürünü geliştirmeye hizmet edebilecek nitelikteki ürünlerin üzerinden alınan katma değer vergisinin (KDV) kaldırılması; ücretlilerin ödediği gelir vergisi matrahından belli düzeyde eğitim harcamasına denk düşen tutarın indirilmesini içeren vergisel teşvikler sağlanmalıdırç

Sonuç olarak, sempozyumda tartışılan konular, sorunlar ve bunlara dönük çözüm önerileri toplumsal alanda yeni ufuklar açacak içeriktedir. Bu çözüm önerilerinin ülkemizin kültür ve düşünce yaşamına ciddi katkı yapacağına inanmaktayız. Bir başka inancımız da kültürel çalışmaların aynı kararlıkla sürdürülecek olmasıdır.

Kaynak: http://www.egitimsen.org.tr/