Bu haberdeki olayda bence “Kaş yapayım derken göz çıkarma” eylemi gerçekleşmiş. Halk Kütüphanelerinin varlık nedeni okuma ve okutmaktır. Asli görevi ders çalışma mekanı olmak ve bunu asli görevlerini terkederek geceler boyu ziraatçı, nüfusçu, bankacı ve müftü gibi bu alanla zerre ilgisi olmayan kişileri nöbet memuru gibi o kütüphane binasının içinde bekletmeye zorlamak despot bir anlayışın ürünüdür. Bence kültür bakanı da o kaymakamı arayıp , “-gece kaymakamlık makamına kütüphaneci, maliyeci falan otursun. Koltuk boş kalmasın , kaymakamlık 24 saat çalışsın demeli”. Bu son söyle ne kadar saçma ve komikse, kütüphanenin sanki bir dersane, sanki bir etüd salonu gibi bir amaçla övünerek açık tutulmaya zorlanması hiç hoş olmamış. Çok istiyorsa kaymakam sınav çalışanlar için belediye işbirliği ile bir etüd salonu ayarlar, çay makinasını da koyar olur biter. Bu yapılan kütüphaneyi hem hafife almak hem de değersizleştirmektir. Bu durumda tüm kurumlar gece açık olsun. Vatandaş gece camiden çıkınca müftülüğe gidebilsin. Hasta, başhekime ulaşabilsin. Bu görevliler yerlerinde yoksa nöbetleşe daire amirleri sırayla doktor, ziraat mühendisi, müftü, veteriner olsun. Kütüphanede oluyorsa diğerlerinde de olabilir. Komik şeyler bunlar. Kaymakamların taşrada müdahale edebildkleri tek yer kütüphanelerdir. Çünkü böyle bezdirici uygulama karşısında bakanlığı ona sahip çıkmaz. Ama diğer kurumlar doğrudan müdahele eder. Kaymakam da bunu bunun farkında sanırım. Mutlu yıllar…