Ellerinden alınan kütüphanelerini geri istiyorlar
Heybeliada halkı, 2008’den beri boş olan, bahçesine çöp boşaltılan Triandafilidis Köşkü’nün yeniden kütüphane olarak hizmet vermesi için 2013 yılında Heybeliada Kütüphane Girişimi’ni kurmuş, girişimden Heybeliada Kütüphane Derneği ortaya çıkmıştı. Prof.Dr. Bülent YILMAZ konuşmacı olarak katıldığı bir panel sonrasında, Ada halkının kütüphaneye olan özlem ve isteklerini anlatan bir yazı paylaştı.
Prof.Dr. Bülent YILMAZ şunları dile getirdi: “Güzel Bir Dünya İstemek ya da Heybeliada Halk Kütüphanesi. Bu güzel adanın yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz güzel insanları ne istiyorlar biliyor musunuz? Çok kısaca anlatayım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet vermiş olan ve 2013 yılında onarıma giren, sonra da ellerinden alınan kütüphanelerini, Heybeliada Halk Kütüphanesi‘ni geri istiyorlar.
Bir yöre halkının kütüphane istemesinin, üstelik ellerinden alınan kütüphanelerini geri istemesinin Türkiye’deki anlamını düşünür müsünüz lütfen? Bir kütüphane istiyorlar; yol, ev, araba, bedava bilmem ne istemiyorlar; hakları olmayan bir şey istemiyorlar. Kütüphane istiyorlar, ellerinden alınan kendi kütüphanelerini geri istiyorlar.
Biliyoruz ki, bilgi ve kütüphane herkesin hakkıdır. Bu bir insan hakkıdır.
Kütüphane istemek bir kent için akıl ve ruh istemektir, düşünen insan, bilgiyle yaşayan toplum, eğitim, kültür, güzel bir ülke ve dünya istemektir. Böyle güzel bir “istemek” var mıdır? Türkiye’de kütüphane isteyen, bunun için tam 6 yıldır uğraşan, çaba harcayan, kaymakamlık, il kültür ve turizm müdürlüğü, vali yardımcılığı, valilik, bakanlık vb. çalmadık, aşındırmadık kapı bırakmayan bir grup ada halkı, bir yerel halk duydunuz mu? Ellerinden alınan kütüphanelerini korumak ve geliştirmek için toplum desteği vermek adına dernek kuran, o dernekle hâlâ etkinlikler yapan bir yer var mı sizce? Sarısayın’ın deyişiyle, olmayan, ellerinden alınan kütüphaneleri için kitaplar biriktiren, uğraşan, etkinlikler yapan, bunun için Türk Kütüphaneciler Derneği’nden ödül alan bir örnek var mı Türkiye’de ve hatta dünyada?
Onarımı bitmiş, bina hazır; ancak bürokrasinin dehlizlerinde, duyarsızlıklarında ve bilinçsizliklerinde nasıl düşünüldüyse, bina için sonunda “Halk Eğitim Müdürlüğü’nün yönetim binası” olması kararı alınmış. Lütuf kabilinden “isterseniz kütüphane için bir oda verelim,” demişler ada halkına!
O zarif, nezaketli Heybeliadalılar çok üzgün. Ellerinden çocukları alınmış gibiler. Hepsinin bu kütüphane ile ilgili ne kadar güzel hayali olduğunu ben biliyorum.
Bu hafta sonu edebiyat yazarı Nezihe Meriç için kütüphanelerinin önünde gerçekleştirdikleri anma etkinliğinde hepsinin kulağı konuşmacılarda ve emin olabilirsiniz, gözleri kütüphane binasındaydı; ellerinden alınan kütüphanelerindeydi. Hâlâ bilmiyorlar, anlayamıyorlar ve soruyorlardı: Kütüphanemiz elimizden neden alındı? Neden?
Ve “biz iyi bir şey istiyoruz ki!” diyorlardı.
İyi bir şey istiyorlar gerçekten; kütüphane istiyorlar, güzel bir gelecek, güzel bir dünya istiyorlar.
Başından bu yana bu güzel insanların çabalarına ortak olmaya, onlara özellikle akademik destek vermeye çalıştım. Kısacık konuşmamda ben de öyle dedim: “Güzel bir şey istiyorsunuz, vazgeçmeyelim!”
Ancak bu ülkede güzelliği elde etmek kolay değil.
Nezihe Meriç müzik öğretmenliği yaptığı bu halk kütüphanesi binasının içinden hüzünlü bir sesle sesleniyordu: “Kolay gelsin!
Ne acı ve ne güzel!
Bir Ada’lı aydın ekliyordu: 20 yıl sonra da olsa Heybeliada Halk Kütüphanesi levhasını asacağız!
Unutmayalım: Kütüphane istemek, güzel bir dünya istemektir.
Bize doğru gelen, kütüphanesini istemeye karar veren adalı kedi de şöyle diyordu: Güzelliği istemekten vazgeçmeyelim!” dedi.
Yorum gönder