Okuyacağım kitapları nasıl seçerim?| Cem ÖZEL

Okuyacağım kitapları nasıl seçerim?| Cem ÖZEL

[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL

Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi

Bazıları beni bulur zaten.

Bazılarını eş dostla konuşurken, bana tavsiye edilenler üzerinden seçerim ve buna çok önem veririm. Farklı gözlerle okunan ve tavsiye edilen kitaplar, her zaman çok hoşuma gitmiştir.

Bazıları da yıllardır kafamdaki sanal listemdedir. Peyderpey onları da okumaya özen gösteririm.

Ödünç alıp üzerinde hold olan kitaplara da öncelik tanırım ki, kitabı benden sonra bekleyen okuyucuya hemen ulaştırayım.

Bilgi Merkezi’nde yaptığımız BM Edebiyat Etkinlikleri’ne katılan ve katılacak olan yazarların da kitaplarını bolca okurum. Bu sayede Ercan Kesal’ın bütün kitaplarını, Buket Uzuner’in, Müge İplikçi’nin ve Tamer Kütükçü’nün pek çok kitabını okudum. BM Edebiyat Etkinliği’ne davet ettiğimiz; ancak talihsiz kazalar geçirip vücutlarının bazı yerlerinde kırıklar olan iki ismin de kitaplarını okuyorum. Birincisi Semih Gümüş. Türkiye’nin en önemli edebiyat eleştirmenlerinden Semih Gümüş’ün çok güzel kitaplarıyla tanıştım. Hâlâ da okumaya devam ediyorum. Diğer talihsiz yazarımız da Pınar Aylin. Pınar Aylin de Semih Gümüş gibi bir kaza sonucu ayağını kırmış. Buradan her ikisine de acil şifalar diliyoruz. Evet, bu arada yanlış duymadınız: Pınar Aylin! Pınar Aylin, 90’lı yıllarda şarkılarıyla bizimle buluşurken bu sıralar kitap yazmaya da karar vermiş. Ben şu an ilk kitabı olan Peri Masalı’nı büyük bir keyifle okuyorum. Bir ses sanatçısının kitap yazmaya karar vermesi ve dolu dolu 350 sayfalık bir roman yazması gerçekten de çok hoş. İkinci kitabının üzerinde de çalıştığını biliyorum.

Okuduğum kitapların içeriğinde bahsedilen kitapların da takipçisiyim. Yine özellikle Semih Gümüş’ün kitaplarından, bu anlamda çok yararlandım.

Daha başka nasıl mı seçiyorum kitapları?

Raflara göz attığımda, serendipity tarzında, bir kitabı ararken bir diğerine rastlar ve bu kitabı okumak kaderimde varmış deyip kendime seçerim.

Sevdiğim bir yazar varsa ve yeni kitabı çıkmışsa tereddütsüz hemen okuyorum o kitabı. Mesela Sunay Akın’ın hiçbir kitabını kaçırmam. Hakan Günday’ın da kitaplarına ayrı bir değer veriyorum. Onun da hiçbir kitabını kaçırmam.

Bilgi Merkezi’nde mutfaktan çıkan kitapları raflara göndermeden önce bir de biz görüyoruz. İşte o sırada bal tutan parmağını yalar misali, gördüğüm güzel kitapları da inderegandi yapıp hemen ödünç alıyorum. O kitapları hızlıca bitirdiğim için tekrar BM Yeni Yayınlar rafına ekliyoruz.

BM Yeni Yayınlar rafına seçtiğimiz kitapların önünden her geçtiğimde gözüme takılan kitapları da yürütürüm okuyuculardan önce. N’apabilirim, o kadar güzeller ki, dayanamıyorum, hemen ödünç alıyorum.

Zaman zaman Koleksiyon Geliştirme Bölümümüze de uğrayıp, sağlanmış; ama henüz işlemi yapılmamış çiçeği burnundaki yeni kitapları da kesiyorum çaktırmadan ve bir sansar gibi peşine takılıyorum. Rafa gitmeden önce de avımı yakalayıp afiyetle okuyup hasretimi gideriyorum.

Popüler yazar delisi olmadığım için denemeleri dışındaki kitaplarını, özellikle de romanlarını okumadığım yazarlar var. Nedense o kitaplara bir türlü elim varmıyor. Mesela Orhan Pamuk, mesela Elif Şafak, mesela Zülfü Livaneli. Bir de Ahmet Ümit. Kısmet! Belki bir gün fikrim değişir de okurum o yazarların da kitaplarını.

Ben aslında bir deneme okuruyum; ama her zaman ele geçmiyor o güzelim denemeler. Bir doğum günümde gelen hediyelelerin henüz okumadığım deneme kitaplarından oluştuğunu hayal ediyorum bazen. Bunu hayal etmek bile tarifsiz bir heyecan!

Herkesin tarzı farklıdır tabii ki. Kim bilir siz nasıl  seçiyorsunuzdur kitaplarınızı? Belki siz de yorumlarda bundan bahsedersiniz.