Peksimet Çocuk Kütüphanesi’nin kuruluş hikayesi

Peksimet Çocuk Kütüphanesi’nin kuruluş hikayesi

Bir varmış, bir yokmuş. Bodrum denen, uzaktan bakanların sadece tatil köylerini seçebildiği bir yarımadada; Gümüşlük denen sihirli sahile gelmeden hemen önce, gerçek bir köy varmış. Peksimet Köyü. 

Birçoğunun adını bilmeden yolundan geçip gittiği bu köyde; şehirli yaşıtlarından bambaşka bir hayat yaşayan, bütün gün bisiklet üstünde o yolun bir ucundan öbür ucuna koşturan çocuklar yaşarmış. Minik köy her yıl göç aldıkça, bu miniklerin sayısı da artarmış…

Mahallenin bir de bakkalı varmış. Masal bu ya, adı Le Bakkal olsun. Çocukların her okul dönüşü şekerlemelerini aldıkları; hemen yanındaki kabaklara baktıkları eğlence durakları.

Günlerden bir gün, yine bisikletle okuldan dönerken, bakkalın yanındaki küçük depoda hummalı bir çalışmanın başladığını fark etmişler…

Önceleri çok oralı olmamışlar ama, bir ay boyunca oradan her geçişlerinde, her gün yeni bir şey eklenir olmuş bakkalın yanındaki yere. Biri gelmiş camını penceresini takmış, biri gelmiş masallara yakışır bir kapı yapmış, biri o kapının önüne begonviller bırakmış, biri o çiçeklerin durduğu yeri rengarenk boyamış. Biri elektriğini bağlamış, ışıkları yanmış… Böylece çocuklar gece gündüz, acaba sonunda ne çıkacak heyecanıyla Le Bakkal’ın önünde dolaşmaya başlamış!

Meğerse o heyecan; önce bütün köyü, sonra bütün Bodrum’u; gitgide o adına “şehir” denen uzak diyarları bile sarmış! Büyüklerin heyecanı biraz daha başkaymış: Ülkenin dört bir yanından bir sürü güzel kalp, “bugün nasıl bir iyilik yapsam?” sorusuna, 28 metrekarecik bir depoda dünyalar kadar büyük bir cevap bulmayı başarmış! Meğerse herkesin “her şey kötüye gidiyor” diye söylendiği bir dünyada, “bir iyilikle fark yaratabilirim” diyen bir sürü gizli masal kahramanı yaşarmış…

Masalı yazmaya; “Bodrum İlçe Kütüphanesi” isimli masmavi manzaralı kitaptan şatosunda yaşayan, yarımadanın çocuk kitapları yazarı başlamış. İlk cümlesi “bir kitaplık yapsak” kadar minikmiş. Le Bakkal’ın ona sunduğu minik depoyu görünce “burası kütüphane olacak!” demiş.

Küçücük kıvılcım onlar bile ne olduğunu anlayamadan alevlenmiş. Eskişehir, İstanbul, Ankara, Adana, Trabzon derken küçük köye her gün başka bir yerden, yeni bir koli gelir olmuş. Kolilerin içi kitap, oyuncak ve en çok da, birbirini hiç tanımayan birbirinden güzel insanların her birinin gelecek ile ilgili umutlarıyla doluymuş.

İmece usulü yapılan kütüphanenin hikayesi kulaktan kulağa dolaşmaya devam etmiş. Biri gelmiş kitaplıklarını yapmış, biri gelmiş raflarını boyamış. Biri çocuklar üşümesin diye ısıtıcılar almış; biri yazın açık havada okusunlar diye banklar yapmış, biri bankların yanını ağaçlandırmış. Pamuk şeker makinesi de eklenince, bu minik kütüphanenin kocaman şehirlerdeki kocaman kütüphanelerden eksiği kalmamış, artık fazlası varmış! Herkes kalbinden geçen cümleyi yazmış; kolilerin üzerindeki tebrik, teşekkür, umut ve iyilik mesajları eklenmiş, bir Peksimet Köyü masalı yazılmış.

O pazar sabahı, köydeki çocuklar bisikletlerinden inip ellerine fırçalarını almış; yeni dünyalarına kendi renklerini katmış. Bunca seferberliğin kendileri için olduğunu anlayınca, onlar ermiş muradına. Hikaye daha yeni başlıyormuş aslında…

Bir sonraki pazar sabahı, tüm masal evrenlerinin gelmiş geçmiş en küçük kütüphanesinin önünde, tüm yarımadanın en uzun masası kurulacakmış. Bisikletçi abilerinden futbolcu abilerine, yarımadanın yazarlarından ressamlarına herkes orada olup; keşkek, pilav, ayran ve tabii pamuk şeker ile Bodrum Peksimet Köyü çocuklarına yeni bir dünya açacakmış. O masalarda çocuklar okumayı öğrenecek, ders çalışacak, atölyelerde renklerle oynayacak; o kolilerdeki umudu bu masaldan gerçeğe taşıyacakmış.

Bir yokmuş, bir varmış… Birkaç güzel kalp “bugün ne iyilik yapsak?” diye sormuş, hiç yoktan şu kadarcık zamanda ortaya Peksimet Çocuk Kütüphanesi çıkmış!

Köyün Le Bakkal’ı Hüseyin Özgül ve Bodrum İlçe Kütüphanesi görevlisi yazar Feridun Büyükyıldız‘ın başlattığı imece ile yapılan Peksimet Çocuk Kütüphanesi 4 Aralık 2016’da açılmıştır.

Kaynak