Bir Veritabanı Masalı: HTML VE PDF| Cem ÖZEL

Bir Veritabanı Masalı: HTML VE PDF| Cem ÖZEL

[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL

Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken html adında bir versiyon ortaya çıkmış. Araştırmacılar veritabanlarından makale okumak için bu versiyonu kullanırlarmış. Bu versiyondaki makalelerin başı ve sonu belli olmasına rağmen, sayfa sonları belli değilmiş. Makalenin yararlanılacağı kısmın kaynakçada gösterilmesi çok zormuş; çünkü sayfa numarası yokmuş. Çok uzun zaman böyle devam etmiş. Sonra büyücünün biri PDF diye bir format oluşturmuş ve herkes ona hayran kalmış. Bu formattaki makaleler, tıpkı basım olduğu için makalelerin sayfa numaraları da verilebiliyormuş. Bu makalelerden çıktı alırken sonuçlar bir harikaymış. Herkes rahat bir nefes almış. Artık html versiyonunun esamesi bile okunmuyormuş, tabiri caizse pabucu dama atılmış. Sadece çok az veritabanında hem PDF hem de html formatındaki makalelere aynı anda yer veriliyormuş.

Html versiyonu bu duruma çok üzülüyormuş. Çok sonra bir mucize gerçekleşmiş.

Şimdi burada bir soluklanalım ve herkesin bakmaya doyamadığı Google adında bir çocuktan bahsedelim.

Google, 4 Eylül 1998 yılında doğmuş. Doğduktan birkaç sene sonra da ünü tüm dünyaya yayılmış. Bütün arama motorlarını sollayıp birinciliği kimseye kaptırmamış. Kahrından ölen arama motorlarının sayısı her geçen gün artıyormuş. Ne ararsanız buluyormuş bu Google. Hatta öyle ki, üniversitelerin kendi kampüsleri içinde kütüphanelerin abone olduğu e-kaynakları kendisi aboneymiş gibi bulup çıkartıyormuş. Bak bak bak! Seni hınzır seni. Gel zaman git zaman bu Google denen çocuk büyümüş, evlenmiş ve dünyalar tatlısı bir çocuk dünyaya gelmiş. Bu çocuğun adını Chrome koymuşlar. En büyük özelliği de kendinde açılan bir html versiyonlu makaleyi anında istenen dile çeviriyormuş. Açılan makalenin üzerine gelip farenin sağ butonuna tıklandığında “translate to…” seçildiğinde yeterli oluyormuş. Yüzde yüz başarılı olmasa da bu yönde kendini çok geliştirmiş ve geliştirmeye de devam ediyormuş. Bu vesileyle, makaleleri İngilizce okumakta zorluk çeken kullanıcılar için müthiş bir kolaylık sağlayan Chrome, html versiyonunun en büyük kurtarıcısı olmuş. Hatta bu durum öyle bir hal almış ki, veritabanı sağlayıcıları, terk ettikleri html versiyonları ile PDF formatlarını yan yana getirip büyük bir kutlama yapmışlar.

Yani demem o ki, PDF iyi hoş da, html versiyonu da çok büyük bir olanak sağlıyor. Sadece PDF‘i olan veritabanı sağlayıcıları, internet avlusuna bıraktıkları html versiyonlarını tekrar sahiplenirlerse kullanıcı memnuniyeti artacaktır.

İstedim ki bu masalı yine masal tadında bitirelim.

Onlar ermiş “translate”ine biz çıkalım kerevetine.