İki bacak arası mesafesinde | Cem ÖZEL
[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL
Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi
Bu aralar hiç kitap okuyamıyorum. Havalardan mı desem, tam kitap okuma zamanı. Sonbahar sendromu desem, Eylül ayının bitmesiyle o da bitti. E derdim ne o zaman benim. Okunacak o kadar güzel kitaplar ödünç aldım ki Bilgi Merkezi’nden; ama hiç iştahım yok. Bi’ kitap doktoru olsa da gidip kendime kitap okumaya yarayacak bir iştah şurubu yazdırsam. Belki de kendime nazar ettim. İnsanların kitap okumadan nasıl yaşayabileceklerini kendime dert ederken, gittim o derdin içine düştüm.
Bugün ÜNAK sempozyumuna gittim. Gitme aşamasında o kadar çok zaman harcayacaktım ki yolda; ama maalesef elime bir kitap alıp, belime takmak, hiç içimden gelmedi. Üstelik bu yolun bir de dönüşü olduğu gibi aynı süreci iki gün daha yaşayacağım. Yani inanılmaz bir kitap okuma sürecini heba ettim, edeceğim. Psikolojim bozuldu. Resmen suçluluk hissi duyuyorum. Umarım yarın sabah kalktığımda ilk işim, rafların karşısına geçip güzel bir kitap seçmek olur.
Kitap okuma arzumu azdırmak için yeni yollar arıyorum. Kitap okuma konusunda kendime farklı ölçekler bulmalıyım. İsviçreli bilim insanlarından destek istesem bu halime acıyıp yardım ederler mi acaba?
İnsan ne ararsa kendinde aramalı. Bi’ beş dakika düşüneyim de, belki aklıma bir şeyler gelir.
………
[5 dakika doldu]
Galiba buldum. Kendime yeni bir ölçek buldum. Kitap okuma ölçeği. Bulduğum çözümü şöyle izah edeyim: Her ay, bacaklarımı açıp iki bacak aramdaki genişliğe kaç kitap sığdırabiliyorsam o kadar kitap okuyacağım. Biliyorum çok iddialı bir hedef; ama denemeye değer. Tutarsa şayet, kitap okuma literatürüne, bu “Bacak Arası Kitapları”nı sokacağım.
Bir gün bacak aramdan medet umacağım hiç aklıma gelmezdi. Ey Allahım sen nelere kadirsin.
2 comments