Herkesin tuttuğu kendine! | Cem ÖZEL
[avatar user=”cemozel” /]
Cem ÖZEL
Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi/
Türlü türlü kitap okur her okur.
Kimisi kalınlığına bakar, kimisi de okuduğu kitabın aldırmaz inceliğine.
Bazen öyle kitaplar okursunuz ki kalın kalın; ama sadece bir cümledir o kitaptan aklınızda kalan.
Kimi kitaplar vardır her cümlesi insanın aklına beton çivisi gibi saplanır da hiç çıkmaz oradan. Öyle dolu doludur, kabına sığmaz da taşar durur. Hemen okunup da bitirmek istemez insan, araya başka kitaplar koyar sırf o kitabı özlesin diye; ama dayanamaz diğerlerini okurken bile, hep o kitap gelir aklına. Sonunda atar diğerlerini elinden, tekrar döner kitabına. Her bir kelimeyi tane tane okur, bir bakmıştır ki, eyvah kitabın sonuna gelmektedir.
Kimi kitaplar vardır ele alınmıştır bir kere, bitmeden rafa konulsa olmaz. Nasıl bir işkencedir o öyle! Her sayfası bir yıl gibi adeta; ama onlar da okunmalı. Okunmalı ki, iyi kitapların kıymeti anlaşılsın.
Kimi kitaplar vardır, mutlaka okunması önerilen. Alırsın da eline, kendine şaşarsın. Ya ben anlamıyorum dersin bu kitaptan ya da okuyup da anlayanlara şaşırıp kalırsın.
Kimi kitaplar vardır ki, sanki içinde iksirler gizlidir. Ulaşılmayan yerlerde değildir belki; ama onca kitabın arasından tesadüfi bir şekilde rastlarsınız onlara. Serendipity derler yayıncılık dünyasında da buna. Bir güzeli ararken, diğerine ulaşmak manasında. Bu tesadüfi bulunan kitaplar çok ilginçtir. Sizi bambaşka dünyalara bağlar. Ya bir yazarın müptelası yaparlar sizi ya da daha önce hiç tanışmadığınız bir konunun. Siz başka şeyler ararken karşınıza çıkar da bir “merhaba”, der. Neyine aldanır da alır insan onu eline. Adı güzel olup da içi kof olanları bir kenara bırakırsak, demek ki başlığı da önemlidir kitapların bizi kendisine çekmesine.
Kimileri de başlı başına bir kütüphanedir. Her sayfasını okudukça yeni kitaplarla tanıştırır okurunu. İz sürersin diğerlerinin peşi sıra.
Bazıları da şanslıdır. Daha kapağını açmadan ele verir kendini arka kapağıyla. Öyle bir cümleden yakalar ki okurunu, okutur da okutur kendini, uykuya inatla.
Kimi kitapların da raf ömrü vardır. Popülaritesi bitince düşer bağış kutularına.
Kimi kitaplar tavsiyeliktir. Birisi sizden tavsiyeler istediğinde ilk akla gelendir onlar. Hararetle okumalarını istersiniz. Mutlaka okumalıdırlar. Sanki siz yazmışsınızdır. İstersiniz ki onlar da aynı heyecanı yaşasınlar.
Başucu dostlarını da neredeyse unutuyordum. Onlar bize canlı dostlarımızdan sonra en yakın varlıklardır. Hep en yakınımızdadır. Sıkışınca tekrar tekrar çalarız kapısını da, birgün bir şey demez, aynı sevecenlikle açar kapısını bize. Aynı şeyleri defalarca anlatır size, bıkmadan usanmadan. Can yoldaşlarıdır onlar.
Bazılarının da doğuştan bahtı karadır. “Sokak kitapları”dır onlar. Çelimsiz, eksik, solgun ve yıpranmış. İki tane alınıp da hani yanına bedavaya gelen kitaplardır, evlerdeki boş rafları doldurmakla görevli.
Kimileri de söyleşi kitaplarıdır. Çok merak ettiğiniz bir yazarla yapılan söyleşide, oradaymış gibi olursunuz bu kitabı okurken. Bu söyleşi kitapları size hazır bilgi ve tecrübe sunar. Almaktır bütün mesele bu bilgileri.
Kimisini ise yıllar bile eskitemez. Adı Nadir, soyadı Eser’dir. Yıllar geçse de, mayası bozulmaz. Gururludur onlar, narindir, içi zamanla çürümüş olsa bile podyuma çıkar adeta, tüm görkemliğiyle. Müzayede salonlarında kim daha çok isterse onun kollarına atılır.
Şiir tadında kitaplar da sevilir. Okudum ve büyülendim onlarla. Son bir nefes kulak verelim şiir tadındaki kitaplara da:
Araba tutan çocuklardık bir zamanlar
Sonra nasıl bir okuma hevesiyse bu
Ters de otursak otobüslerde
Bırakmadık elimizden kitaplarımızı
Kimimiz klasikleri bitirdi bu yollarda
Açlık’ı hissettik Knut Hamsun’la
Kimimiz şiiri sevdik Orhan Veli Kanık’la
Nice prangalar eskittik Ahmet Arif okuya okuya
Oyunlar oynadık Sunay Akın’la
Oyun oynadık maziye dönerek oyuncaklarımızla
Kimimiz 68 kuşağını tanıdı bu yollarda
Gizli gizli okuyarak otobüslerde Gülünün Solduğu Akşam’ında
İstanbul rehberi olduk, Murat Belge’yle, Jak Deleon’la
Her tarihi kapıya vardığımızda bir iki satır okuya okuya
Kimisi gazetesini okurken görüşünü de yansıttı sağındaki solundakilere
Nazım’ı okudu birileri de memleket içinde memleket hasreti çeke çeke.
Cem ÖZEL
Kullanıcı Hizmetleri Yöneticisi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi/
4 comments